En tehlikeli bireyler/toplumlar/iklimler/savaşlar; kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar ile kaybedecek çok şeyi olanlar arasında yaşanan tahammülsüzlükten kaynaklı ortaya çıkar… Ve dünya genelinde tokların yarattığı vahşi hırs iklimi, açların tüm tahammül/sabır çıtalarını parçalamış durumda!
Anlayacağımız dünya dört bir yandan gelen kaos iklimine maruz kalmaya başladı ve bu iklimde "biz bilinci ve adalet çınarı" ülkelerin tek kurtarıcısı olacak… Bu şiyarla; MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli "kaybedecek vaktimiz yok hemen olsun" açıklaması yaptı, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan "ben de varım" dedi, Öcalan "ben zaten hazırım hemen başlayalım" diyerek PKK'yı lağvettini açıkladı, PKK silahlarını yaktı, TBMM çatısındaki partiler dinlemek adına kafa yordu ve emek sarf etti…
Ve hatta ilahi adaletin tecellisi gibi TBMM önünde "beyaz toros bile yakıldı". Sonrasında konuya hakim, sağduyulu, yapıcı, çözümden yana objektif duruşa sahip, Türkiye bilinci ve empati cevherleriyle fikrini-zikrini-kalemini yıllardır çalıştıranlar "biz zaten ömrümüz boyunca bunun için uğraşıyoruz tabi ki biz de dahil oluyoruz" diyerek koştu… Buraya kadar her şey domino taşlarının reaksiyonu misali hızla ilerledi ve ortaya küçük de olsa bir huzur tablosu belirdi.
Ya sonra Sonrası yok gibi! Belki de sürecin bu denli sorunsuz ve hızla ilerleyeceği kestirilemediğinden "ikinci aşama rotası" tam olarak hazırlanmamıştı, bilemiyorum. Bir önceki yazımda kurulması gereken Hukuk Komisyonu'nu ve muhteviyatını yorumladım kendimce. "Bu iş sadece hukukçularla olmaz! Zira mevzu sadece kitabi/kanuni bir durum değil!
Mevzu onlarca yıllık sosyolojik ve psikolojik travmaların da var olduğunu unutmadan çözümden, adaptasyondan, kazanımdan, rehabiliteden yana bir sonuca varabilmek. O halde komisyonda hukukçularla birlikte sosyologlar, bölgeyi çalışan siyaset bilimi uzmanları, Doğu ve Güneydoğu'da görev yapmış "objektif-işinin ehli-sahada çalışan" istihbarat ve terör uzmanları da olmalı. Olmalı çünkü silahını bırakıp dağdan gelen ya da pişman olan eski terör örgütü mensuplarının ruh halini, beklentilerini, zihnindekileri ve en hızlı topluma nasıl adapte olacağını bir hukukçu değil terör uzmanı, istihbarat uzmanı, sosyolog, psikolog, sahayı çalışan siyaset bilimci bilir" dedim.
Hukuk Komisyonu'na dair bu cümleleri söylerken uzun zamandır içime oturmayan eksik bir parça daha vardı. Evet uzun zamandır bu süreçte bir eksiklik hissediyordum ve sonunda adını koydum: "Terörsüz Türkiye işleyişine bir merkez üs lazım." Bu sonuca vardım fakat kim ve neresi yüklenecek bu misyonu tam olarak bilemiyorum çünkü mevzuya tam anlamıyla hakim olan ve sahip çıkan Bahçeli-Erdoğan-İmralı triasından başka bir adresi şimdilik göremiyorum.

14