Atatürk'e tay hediye eden hasta çocuk kimdi

Atatürk, vakit ve fırsat buldukça, Çankaya'dan ayrılır, yurdu dolaşırdı. O gezilerinde yapılan işleri yerinde görür, halkın dertlerini dinler, notlar aldırır, gereğinin yapılmasını emrederdi. Çoğu zaman yapacağı inkılapların öncesinde kamu oyu yoklamasını bizzat kendi yapar, kendi konuşur, kendi öğretirdi. Şapka ve yazı devrimini de halkıyla bir arada, yurttaşlarıyla bütünleşerek gerçekleştirmişti...

23 kasım 1930

Atatürk ve beraberindekiler saat 14.30'da otomobille Samsun'un kazası olan Çarşambaya geldi. Çarşambalılar onu aralarında görmekten büyük bir memnunluk duydu, alkış tufanı koptu. Zira; Atatürk Kurtuluş Mücadelesine Samsun'dan başlamıştı...

İkinci gün Bafra'ya gitmek istedi fakat Samsun'da hava bozuk olduğu için gidemedi. O günü Mıntıka Palas'da istirahat ederek ve kitap okuyarak geçirdi.

Ziyaretinin 3. gününde önce hükümet dairesini, sonra belediyeyi ziyaret etti. Daha sonra Samsun Lisesi'ni ziyaret ederek tarih, coğrafya ve felsefe derslerine girdi.

Bu derslerde talebelere bazı sorular sordu, cevaplar verdi. Buradan sonra, Samsun Türk Ocağını ziyaret etti. Gördüğü ilgi ve alakadan gördüklerinden ve işittiklerinden çok memnun kaldı...

Ocaktan ayrılırken, "Milletin kıymetli ve güzide gençleriyle konuşmak benim için saadettir. Bu saadeti uzatmak isterdim fakat vapuru bekletmemek lazım. Çok memnun oldum." dedi ve hararetli alkışlarla Ocaktan ayrıldı, Çankaya Köşkü'ne döndü...

Atatürk'ün bu Samsun'u son ziyareti olacaktı. O'nun Samsun halkı nazarında 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'a çıkış anısını ölümsüzleştirmek için heykeli yapılması kararı alındı. (21 Ocak 1932 tarihinde heykelin açılışı yapıldı)


Yurttaşları Atatürk'ü mektupsuz bırakmıyordu. Her gün onlarca mektup gelirdi...

Çankaya köşküne gelen yüzlerce mektup arasından bir mektubu, Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak kendisine okudu. Mektupta şunlar yazılıydı:

"Samsun
14 Aralık 1930

Çok Sevgili Gazi Babama,

Yurdumuzu şenlendiren, benliğimizi koruyan büyük kumandanın mübarek yüzünü görmek için bütün Türk yavrularının kalbinin çarptığını çok yakından bilirsiniz, değil mi
İşte bir küçük yavrunuz olan ben de bir gün olur elbette sizi görürüm diye düşünüyordum. Bu düşüncelerim gün geçtikçe artıyor, kalbimde yanan ateş beni yakıyordu.