Kalkınma için çare var mı
Çevremdeki insanlar "Ülkemizin kurtulması için neler yapılmalı" diye ara sıra sorarlar.
Ben de aklımın erdiği kadarıyla aşağıdakileri söylerim.
- Çok kaliteli bir mesleki-teknik eğitim örgüsü kurulmalıdır.
- Meclis'teki vekil sayısı yarıya düşürülmelidir.
- Makam uçakları, otoları, lojmanlar minimuma indirilmelidir.
- Yurtdışına beyin göçü engellenmelidir.
- Zorunlu temel eğitim 8 yıl olmalıdır.
- Üniversite sayısı yüzde 75 oranında azaltılmalıdır.
- Kamudaki memur sayısı yarıya düşürülmelidir.
- Tüm toplum yerli malları satın almaya yöneltilmelidir.
- Nüfusu 5 binin altındaki ilçeler köy yapılmalıdır.
- Okullardaki idareci sayısı yarıya indirilmelidir.
- İlçe ve şehirlerdeki tüm ilkokul, ortaokul ve liseler aynı kampuste olmalıdır.
- Bilimsel icatlara, yazılıma, kodlamaya, otomasyona, bilişime daha çok yatırım yapılmalıdır.
- Tarım, hayvancılık Hollanda ve İsrail'deki gibi yapılmalıdır.
Haberin Devamı- Yıl içindeki tatiller yarı yarıya azaltılmalıdır.
- 40 yıl çalışmadan kimse emekli olamamalıdır.
- Niteliksiz, mesleksiz, suçlu, niyeti kuşkulu mülteci göçü engellenmelidir.
- Kara para, kumar, bahis, uyuşturucu ile ciddi manada mücadele edilmelidir.
- Sigara her yerde yasak olmalıdır.
- Tütün ve alkol kullananların SGK sağlık primi kesintisi yüzde 50 daha fazla olmalıdır.
- Üniversitelerdeki gereksiz branşlar kapatılmalıdır.
- Ulaşım ve yük taşımacılığı demiryolu, denizyolu ile yapılmalıdır.
- Lüks, israf, şatafat, gösteriş, modanın peşinden sürüklenme sona erdirilmelidir.
- Japonya, Güney Kore, Finlandiya, Almanya gibi kalkınmış ülkelerin ilerlediği çizgi tercih edilmelidir.
- Tarikatlar, cemaatler, dini bozan fraksiyonlar yasaklanmalıdır.
Ali ÖZDEMİR - EĞİTİMCİ
GÜNÜN SÖZÜ
Avukat Selma Dursun, "Avukat olayım mı" diye soranlara cevap verdi:
"Annen, baban zengin değilse olma. Sürünürsünüz."
ALİ ÖZGENTÜRK'ÜN ARDINDAN:KENTİNE ÂŞIK AMA BARIŞIK DEĞİLDİ
Söyleyeceklerini konuşamadan, yazdıklarını yayınlayamadan, Adana filmini çekemeden yaşamdan kopacak olması en büyük kuşkumdu.
16 yaşındayken köylerinde tiyatro yaptığı Adana'nın son 20-30 yıldaki haline üzülüp yıllar yılı kente uğramamış. 50. sanat yılını hem de smokin giyerek Seyhan Belediye Salonu'nda kutlarken dünyalar onun olmuştu. Âşık olduğu memleketindeki babaevini çocuklar için bir eğitim yuvası haline getirince de barışıklığı artıp birkaç yılda bir de olsa gelir olmuştu. Bu gelişlerinin bir dakikasında bile ayrı kalmadan Adana'yı Adanalılığı nasıl yaşadığına tanıklık ettim.
Haberin DevamıAdana için, 'Altın Koza' için sadece hayalleri değil projeleri de vardı. Bir Altın Koza bütçesi kadar dahi olmayan bir finansman sağlayamayınca, bir boksör kızın yaşam öyküsünü öne aldığı Adana filmini çekmedi, çekemedi. Açılışına katıldığı Sinema Müzesi'ne gönderdiği Yeşilçam Sokak'ta bulunan bir kamyon dolusu sinema objelerinin paketleri açılmadan beklediğini öğrendiğinde İstanbul'da aynı masadaydık. Dönemin belediye başkanına mektup yazıp iadesini istedi. Ve maalesef iade edildi! İstanbul'da bir üniversite sahiplendi onları. Sonra kirada oturduğu evindeki kütüphane ve arşivini babaevinde kurulacak bir kütüphaneye bağışlamak istediyse de bir belediyemiz nakliyesini gerçekleştiremedi sağlığında. Âşık olduğu kentine küsemiyordu ama gönülden barışık değildi Ali Abi. Kültür hazinesi bir canlı hafızayı toprağa verirken sağlığındaki öteki küskünlük ve isyanlarını hiç unutamayacağım.