ABD Büyükelçisi bunu öğrenmeli

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack çıkmış, "Osmanlı'nın millet sistemi çok iyiydi" demiş, AA'ya verdiği mülakatta. Pardon da... Osmanlı'da 'millet' denilen şey bugünkü anlamda Türk milleti, Arap milleti değil!

Rum milleti: Ortodokslar

Ermeni milleti: Gregoryenler

Yahudi milleti: Museviler... şeklindeydi.

Ve Müslümanlar, ümmetin asli unsuru olmasına rağmen millet kategorisinde sayılmazdı! Yani bu sistem etnik kimliğe değil, dine göre işliyordu.

Müslümanlar birinci sınıf, gayrimüslimsen 'zimmi' statüsündesin. Bu yapı 19. yy'da çatladı. Çünkü insanlar artık "Ben de eşit yurttaşım" demeye başladı.

Milliyetçilik akımları yükseldi. Ulus-devletler kuruldu.

Osmanlı da çöktü.

Bugün hala bu çarpık yapıyı 'Model' diye pazarlamak neyin kafası

Osmanlı'daki 'millet sistemi', hoşgörünün değil din esaslı ayrışmanın adıdır.

Şimdi asıl meseleye gelelim:

Tom Barrack Efendi, Ankara'da oturup "Millet sistemi ne güzeldi" diye iç geçireceğine; açıp şunları oku:

Haberin Devamı

Prof. Dr. Halil İnalcık-Tanzimat ve Bulgar Meselesi

Prof. İlber Ortaylı-İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı

Stanford Shaw- Ottoman Empire and Modern Turkey

Oryantalist Bernard Lewis'in 'Osmanlı Hoşgörüsü' masalları Amerikan büyükelçilerin diline yapışmış herhalde...

Ama kusura bakma, bu topraklarda artık yutmayız o pilavı. Ümmet düzeni bitti, milli egemenlik geldi. Hem de Mustafa Kemal Atatürk'ün inşa ettiği milli egemenlik...

Bugün hâlâ bu çarpık yapıyı unutmayın!
GÜNÜN SÖZÜ
"Başımızda Atatürk gibi bir lider yoktur ve artık hiç olmayacaktır da. Ancak Cumhuriyeti gençlere emanet eden Atatürk'ten aldığımız fikirlerle ve ilkelerle bir araya gelmek zorundayız. Unutmayalım ki 'Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır'." S. K.

KÜLTÜR SANAT MI KÖYE YOL MU HANGİSİNİ İSTERSİNİZ
AFYONKARAHİSAR
'da 25 yıldır düzenlenen Caz ve Klasik Müzik Festivalleri'nin CHP'li yerel yönetim tarafından desteklenmemesi, "Sanat ne için var" sorusunu yeniden gündeme taşıdı.

1- CHP'li meclis üyesinin "Bu parayla köye yol yapsınlar" açıklaması, sanata "önceliksiz" veya "ikincil" bir mesele olarak gören yaygın bir kamu yönetimi refleksini temsil ediyor. Ancak kültür ve sanat yalnızca estetik haz yaratmaz; toplumsal barış, yaratıcılık, özgüven ve ekonomik kalkınma için de vazgeçilmezdir. UNESCO ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşlar sanatı temel bir insan hakkı olarak tanımlar. Dolayısıyla kamu yönetimlerinin görevi, sanata yatırım yapmak değil, sanatı kamusal alanda var etmek ve erişebilir kılmaktır.

Haberin Devamı

2- Kültürel yatırımları altyapı hizmetlerine alternatif olarak göstermek, yönetimsel bir yanlışlıktır. Bu ikisi birbirini dışlayan değil tamamlayan unsurlardır. Festivaller sayesinde gelişen turizm ve marka değeri, uzun vadede yerel ekonomiye daha fazla kaynak sağlar. Nitekim Afyonkarahisar örneğinde, festivallerin şehre kazandırdığı UNESCO Gastronomi şehri unvanı, şehir tanımı ve gelir yaratımı açısından bir kaldıraç olmuştur.

3- Yerel yönetimlerin sanatla imtihanı:

Türkiye'de yerel yönetimlerin büyük kısmı kültür-sanat politikalarını, partililerin ideolojik çizgileri doğrultusunda şekillendiriyor. AKP'li belediyeler geleneksel değerlere odaklanan festivalleri ön plana çıkarırken, CHP'li bazı belediyelerde ise, çağdaş sanatlara daha fazla yer veriliyor. Ancak Afyonkarahisar örneğinde görüldüğü gibi, bu kalıplar da değişebiliyor.