Tel Aviv, Ankara'yla uzlaşma arayışında

İsrail açısından bu maddelerin sağlaması şudur: SDG ve Dürziler Tel Aviv'in istediği yola girmiyor. Türkiye geri adım atmıyor. Şam'ın uluslararası kabulü artıyor. En önemlisi, ABD, Suriye konusunda İsrail'in istediği noktaya gelmiyor.


İsrail, Erdoğan-Trump görüşmesini engelleyemedi. Dışişleri Bakanı Fidan'la görüşen ABD'li mevkidaşı Rubio "Türkiye ile Suriye ve diğer konularda işbirliği yapmak istiyoruz" dedi (27 Mart.) Bu da yenidir: Trump Suriye söz konusu olduğunda sürekli "Türkiye" vurgusu yapıyor. Trump'ın metnine İsrail'i de koymaya çalışmışlar. Ama Trump "İsrail" dememiş.
BOMBALAMA O GÖRÜŞMEDEN SONRA BAŞLADIİsrail, Erdoğan-Trump görüşmesinin hemen ardından kartlarını açık oynamaya başladı. Türkiye'nin üs kuracağını varsaydıkları askeri noktaları bombaladı. Tansiyonu Trump'ın dikkatini konuya çekmek için artırdı.
İsrail Başbakanı Netanyahu, apar topar ABD'ye gitti. İsrail medyasına yansıdı: Trump'a, Suriye'de İsrail'in kaygılarını giderecek, Türkiye'nin de Suriye'deki varlığını kabullenen bir öneriyle gitti. 6 Nisan tarihli, Ron Ben Yishai imzalı haberde diyor ki "İsrail, Suriye'nin nüfuz alanlarına bölünmesini öneriyor." "İsrail'in Türkiye'ye önerdiği dağılım şu; doğuda ABD, batı kıyılarında Rusya, kuzeyde Türkiye, güneyde ve doğuda ise İsrail."
Bu "Suriye dört kantona bölünsün" teklifinin devamıdır. Suriye'yi bölünmeye götürecek her teklif Türkiye için yok hükmündedir. Nitekim bu konulara karar vermesi gereken de Suriye'nin bizatihi kendisidir. Dışişleri Bakanı Fidan'ın "Suriye'de İsrail ile herhangi bir çatışma görmek istemiyoruz çünkü Suriye Suriyelilere aittir" mesajı bununla ilgili.
Trump'ın Suriye'den bir an önce çıkmak istediği düşünülürse Netanyahu'nun bu teklifine sıcak bakmayacağı söylenebilir. Buna mukabil, ABD'nin, Suriye'de bir