Kıbrıs'ta önemli kararların arifesinde

KKTC'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Seçimin kazananı CTP lideri Tufan Erhürman oldu. Bu seçim çok önemliydi. Çünkü… Birincisi, Ankara, Kıbrıs'ta aks değiştirmiş, bu yeni pozisyonu konsolide ediyordu. İkincisi, bölgesel konjonktür Türkiye'yi bazı önemli kararlar almaya zorluyordu.

Bu önemli zaman diliminde kimin kazanacağı kritikti. Rumlarla anlaşmayı savunan "Federasyoncular" mı Yoksa Ankara'yla eşgüdüm içerisinde hareket eden iki devletli çözüm perspektifi mi KKTC'deki iç siyasi tartışmalar konuyu bir "referanduma" dönüştürdü. Ya da gerçekten dönüştürdü mü Kıbrıs Türkü, Erhürman'ı seçerek federasyon istediğini mi ortaya koydu

Sonuçlar belli olunca Kıbrıs'taki bir dostumu aradım. Açıkçası dostumun Erhürman'la yakın diyaloğundan ve o sırada yanında olduğundan haberim yoktu. KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı'nın fikirlerini, ne yapmak istediğini ve arkaplanda ne konuşulduğunu dostumdan dinledim. Anlatacağım. Ancak önce çerçeveyi çizelim.


BU BİR REFERANDUM DEĞİL

Erhürman'ın "federasyoncu" çizgide olduğu biliniyor. O halde Kıbrıs Türkü federasyondan yana mı oy kullandı Meselelere bir günlük zaviyeden bakarsanız cevabınız "evet" olur. Ama yanılırsınız.

Yıl 2005… "Federasyoncu" Mehmet Ali Talat, yüzde 56 oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi. Rakibi, "iki devletçi" Derviş Eroğlu kaybetti. Beş yıl sonra, 2010'da, bu kez Derviş Eroğlu Cumhurbaşkanı oldu. Yıl 2015… Bir başka "federasyoncu" Mustafa Akıncı, seçimlerde ipi göğüsledi. Bu seçimde kaybeden Derviş Eroğlu'ydu. 2020'de ise tam tersi oldu. "İki devletçi" Ersin Tatar Cumhurbaşkanı seçildi. Kaybeden Mustafa Akıncı'ydı.

Bu tablo bize ne söylüyor KKTC'de bir sarkaç var. Beş yılda bir yer değiştiriyor. Peki, bu sarkaca bakarak "Kıbrıs Türkü 5 yılda bir federasyon ya da bağımsızlık konusunda fikir değiştiriyor" diyebilir miyiz Çok yüzeysel bir okuma olur. Doğrusu şudur: Bu karmaşık bir meseledir. Beş yılda bir ortaya konan 180 derece zıt tercih değişiklikleri bize jeo-politik okumaların değil gündelik yaşam beklentilerinin sonuçlarda daha belirleyici olduğunu söyler. Geçmiş sonuçlar ayrıca şunu da söylüyor: Yüksek ihtimalle… 2030'da bu kez "iki devletçilerin" iktidarını göreceğiz.


ŞİLEBİN DÜMENİ KIRILDI

Ankara, Kıbrıs'ta federasyon defterini kapattı. Bu çok önemli bir gelişmedir. En az bunun kadar önemli olan artık BM'nin de "federasyondan" umudunu kesmiş olmasıdır. Detaylarını 1 Mayıs'ta yazmıştım: "Nihai çözüm için müzakerelerden yana olan BM, Genel Sekreter Guterres'in şahsi temsilcisi Holguin'in raporu üzerine bu pozisyonu terk ediyor. Raporun 'Taraflar arasında federasyon için ortak bir zemin kalmadı' tespiti yaptığı belirtiliyor" (Bakınız; Kıbrıs ve Suriye: Şilebin Rotası Değişiyor.) Bu çerçevede BM, nihai çözümdense günlük yaşamı kolaylaştıracak adımlar üzerine yoğunlaşmak istiyor. Mart ve temmuz aylarında, BM evsahipliğinde, taraflar ve garantörlerin katılımıyla iki toplantı yapıldı. O toplantılarda federasyonun F'si konuşulmadı. O gün bir kaynağım demişti ki… "Şilebin rotası değişti."


DOĞU AKDENİZ'DE SULAR ISINIYOR

İsrail, Rum Kesimi'ni soykırımın lojistik üssüne dönüştürdü. Bunun yanısıra İsrail, Türkiye'ye karşı savunma hattını adaya taşıdı. Rum Kesimi'ne radarlar, hava savunma sistemleri gönderdi. İsrailliler, Rum Kesimi'nden toprak satın almaya başladı. Bu gelişmeler Ankara'nın önemli kararların arefesinde olduğunu bana düşündüren tartışmalara yol açtı. Ben, adadaki İsrail yığınağına karşı yığınak yapılması, Türkiye'nin ve Kıbrıs Türkünün çıkarlarını korumak için Mavi Vatan savunma hattının adaya taşınması gerektiğini düşünüyorum.


LÜKSEMBURG'DA İLGİNÇ TOPLANTI

Ukrayna savaşından sonra Batı, Ankara'yla yeni bir dil arayışında. İşler o noktaya geldi ki… Almanya Dışişleri Bakanı Wadephul geçtiğimiz hafta, Ankara'da, şöyle dedi: "(Eurofighter'dan bahisle) Türkiye'nin caydırıcılığını artırması bizim menfaatimize." AB, güvenlik mimarisindeki derin açığı Ankara'nın desteğiyle kapamaya çalışıyor.

Ancak tek mesele Ukrayna ya da Rusya değil. Dün Lüksemburg'da, ilginç bir toplantı yapıldı. AB Dış İlişkiler Konseyi, "Bölgelerarası Güvenlik ve Bağlantısallık" konulu bakanlar toplantısı. Kimler katıldı AB üyesi ülkelerin Dışişleri Bakanları… Burası tamam. Ama ilginçlik devamında geliyor: Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Moldova, Ukrayna, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan temsilcileri de toplantıdaydı.