Bir önceki yazıda Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması 4'üncü Toplantısına değinmiştim. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Iraklı mevkidaşı Fuad Hüseyin'in eşbaşkanlığında, geçtiğimiz hafta, Ankara'da yapılan toplantının terörle mücadele başlığıyla ilgili önemli çıktılar vardı, onları yazmıştım. Ancak Irak dosyası sadece terör başlığından ibaret değil. İki ülke arasında konuşulan çok boyutlu, stratejik başka konular da var. Üstelik, yıllara sari bir başka sorunun da çözüm yoluna girdiğini öğrendim. Detaylarını vereceğim ancak önce birkaç hususun altını çizmem gerekiyor. Ankara, Irak'la neden bu kadar ilgileniyor Birçok neden sayılabilir. Ancak en temeli şudur: Irak'ın istikrarı da istikrarsızlığı da Türkiye'yi derinden etkiliyor. Topraklarına tamamen hâkim olamayan, istikrarsız bir ülkenin ihraç ettiği terör sorununu iliklerimize kadar yaşıyoruz. Ankara, Irak'la ilişkilere "Irak'a da fayda sağlayacak, karşılıklı çıkarların korunacağı ve kazanımlar elde edileceği" bir zaviyeden bakıyor. Bu bir süredir uygulanan refah odaklı diplomasi perspektifiyle de örtüşüyor (Detaylar için; Yeni Diplomasinin Şifreleri, Temmuz 2023). Bağdat'taki Sudani hükümetinin de aynı yaklaşımda olduğu anlaşılıyor.KISA BİR IRAK PORTRESİSudani'nin boğuşması gereken ciddi sorunlar var. Ekonomisi yüzde 95 petrole bağımlı ama petrol işleme kapasitesi yok. Özel sektör istenen düzeyde değil. Altyapı ciddi sorun. Ülke nüfusu 45 milyon (Nüfus artış hızı 2,2. 2030'da 50 milyona ulaşması bekleniyor.) 13 milyon kişi devletten geçiniyor. Genç istihdamında ciddi sıkıntı var. Nüfusun yüzde 60'ı 25 yaşın altında. Gençler iş bulamadığında milis güçler ya da terör örgütlerinin ağına düşebiliyor (Terör örgütü PKK, 300-400 dolara eleman devşirmeye çalışıyor.) Bu büyük kitleye iş, aş üretmek gerekiyor. Ülkede kota sistemi var. Cumhurbaşkanı Kürt, Başbakan Şii, Meclis Başkanı Sünni olmak zorunda. Bu, bürokratik atamalara da yansıyor. Hantal devlet yapısı oluşmuş durumda. Irak'ta bir memurun günlük ortalama verimli çalışma süresi sadece 17 dakika.TEKLİF BAĞDAT'TAN GELDİİşte bu tablo Irak Başbakanı Sudani'yi ekonomi kalemlerini çeşitlendirmeye, yatırım ve üretim arayışına itiyor. Bunun için de olmazsa olmaz istikrar ve güven. İşte tarihi Kalkınma Yolu Projesi bu yüzden geliştirildi. Bilinenin aksine, fikir Irak'a ait. Bağdat, ekonomisini dünyaya açmak istiyor. Bunu da Türkiye üzerinden yapma arzusunu Ankara ile paylaştılar. "Bu işi ortak yapalım" denilince Ankara kabul etti. Kalkınma Yolu fikirden, yatırıma dönüştü. Kalkınma Yolu stratejik bir proje. Irak'ı dünyaya, Türkiye'yi Ortadoğu ve Körfez'e ulaştıracak. Yol, Basra'daki Fav Limanı'ndan Musul'a, Musul'dan Bölgesel Kürt Yönetimine bağlanacak. Buraya kadar her şey net. Ama Bölgesel Kürt Yönetiminde hangi güzergahın kullanılacağı henüz netleşmedi. Bu konu Irak'ta tartışılıyor. Ankara bunu Irak'ın kendi iç meselesi olarak görüyor. Güzergâh netleştiğinde Türkiye kendi topraklarında demiryolu ve gerekirse karayoluyla bağlantıyı tamamlayacak.
Ankara Suriye'de makas mı değiştirecek
16-09-2025 
Körfez'i İsrail bombasından önce o harita karıştırdı
12-09-2025 
Yine başa mı sarıyoruz: ABD'den SDG'ye yeni teklif
09-09-2025 
New York'ta üç ayaklı sürpriz aksiyon hazırlığı
05-09-2025 
İran'a yeni saldırının ayak sesleri
02-09-2025 
İran dosyası kabarıyor
22-03-2024 
Suriye'de at izi it izine karıştı
05-07-2024 
Blinken ziyaretinden notlar: Ankara faturayı kime kesti
12-01-2024 
Alman Şansölye, Kale'den çıkan o raporu mu okudu
16-02-2024 