Bağdat'la anlaşmanın özeti: Kanser hücresine ikili neşter

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan açık açık söylemişti. "Terör örgütü PKK, Irak'ın her yerini kanser hücresi gibi sarıyor" demişti. Türk yetkililerin kapalı toplantılarda Iraklı muhatap-larına terör örgütünün Irak için oluşturduğu tehdidi detaylı bir şekilde anlattığını biliyoruz. Çok dil döküldü. Hatta Ankara'nın Bağdat'a "Egemen bir devlet, sorumluluklarını yerine getirmeli. Bunu siz yapın, yapamıyorsanız birlikte yapalım, aksi takdirde biz kendimiz yapacağız" dediği daha önce de yazıldı, çizildi. Gelinen noktada, terör örgütü, ülkenin kırılgan siyasi ve sosyal yapısını, hatta DEAŞ'ın yarattığı kargaşayı kullanarak etkisini Irak'ın kuzeyinden güneyine yaymaya çalıştı. Daha önce Kandil'de faaliyet gösteren terör örgütü, önce Sincar'da varlık göstermeye başladı (Bu önemlidir: Sincar'da genç yaşta Ezidi kız çocuklarını zorla silah altına almaya çalıştılar. Irak ordusuyla karşı karşıya geldiler. Bu, Irak'ın örgütün önemli bir sorun olduğunu anlamasına yardımcı olan gelişmelerdendi.) Söylenen o ki, bu kanser hücresi Sincar, Mahmur gibi bölgelerden Bağdat'a kadar erişti. Siyasi partilere nüfuz etmeye başladı. Partiler kurdu. Bir kaynağımın ifadesiyle "FETÖ ve DEAŞ gibi yöntemler kullandı". Sahadan gelen detayları da aktaralım: Terör örgütü, KYB lideri Bafel Talabani ile ilişki kurdu, uyuşturucu paraları örgüte aktarıldı, silah ve insan kaçakçılığı yapıldı, bölgede mafya düzeni hakim kılınmaya çalışıldı.. Aynı anda birden çok ülkeye taşeronluk yapan bir terör örgütünden bahsediyoruz. IRAK'TA ÇALAN ALARM ZİLLERİİşte bu gelişmeler Irak'ta alarm zilleri çalmasına neden oldu. Bakan Fidan'ın "kanser hücresi" açıklamasından birkaç gün sonra, Irak'ın eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari de aynı ifadeyi kullandı. Iraklı yetkililerle yapılan toplantılarda da benzer bir yaklaşım ortaya konuyor. Bir kaynağım diyor ki, "Eskiden PKK tehlikesini biz anlatırdık ancak artık onlar PKK'ya karşı 'şu adımları atmalıyız,' diyor." Yani Irak'ın da artık PKK'dan yaka silktiği anlaşılıyor. Terör örgütünün, ülkelerini istismar etmesini istemiyorlar. Bu durum, Ankara ve Irak'ta terör örgütü PKK'ya bakışta ortak bir bakış açısı, dil ve zemin oluştuğu anlamına geliyordu. Tarihi bir dönemeç bu. MAL VARLIKLARINA EL KONULACAKNitekim bunun da hakkı veriliyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ziyaretiyle başlayan sürecin çerçevesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Nisan ayında Bağdat'a yaptığı ziyaretle çizilmişti. Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması kuruldu. Bu mekanizmayla Türkiye'nin Kuzey Irak'ta terör örgütüne karşı yürüttüğü operasyonlar için Ankara-Bağdat arasında diyalog kanalı açılmış oldu. Akabinde, Irak PKK'yı önce tehdit sonra da yasaklı örgüt ilan etti. PKK'ya bağlı sözde siyasi partileri kapattı (Bu yapıların faaliyetleri durdurulacak ve edinilen bilgilere göre mal varlıklarına el konacak.) Bugüne gelelim. Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması'nın dördüncü toplantısı önceki gün Ankara'da yapıldı. Toplantıdan tarihi olarak nitelendirilebilecek bir sonuç çıktı. İki ülke Askeri, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı'na imza attı. Bu kapsamda terörle mücadele için Bağdat'ta Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezi, Başika'da ise Ortak Eğitim ve İşbirliği Merkezi kurulacak. Peki,