Tezimiz şudur… Bugün yaşadığımız krizlerin iki önemli yapısal sebebi var. Bir. Kökleri Soğuk Savaş'a giden ne varsa büyük bir sarsıntıyla yıkılıyor. İki. Soğuk Savaş sonrası dondurulan krizlerin buzları çözülüyor.
Bu yüzden demiştik ki… "Ukrayna defteri kapanırken Batı-Rus mücadelesinin bir sonraki cephesi Balkanlar ve Kafkaslar olabilir" (Bakınız, Dejavu: Bir Sonraki Cephenin Silüeti Belirdi, 1 Nisan.)
Kafkaslarda, Azerbaycan-Ermenistan normalleşme süreci, Aliyev-Paşinyan görüşmeleri bir yönüyle olumlu… Ama doğru yönetilmezse yeni krizleri davet edebilir. İki liderin Abu Dabi'de yaptığı görüşmede Zengezur Koridoru konusunda ilerleme kaydedilmesi, daha sonra Bakü'nün Erivan'dan istediği bazı anayasal taleplerin kabul gördüğü iddiası yol kat edildiğini gösteriyor.
Moskova-Bakü arasında patlayan tutuklama krizi, biraz da bu yeni duruma yanıttı. Azerbaycan, Rus hamlesini "Ukrayna'da defter kapanırken odak bölgemize kayıyor" diye okudu. Önce Rusların, sonra Trump'ın Özel Temsilcisi Barrack'ın "Zengezur Koridorunu biz denetleyelim" teklifi tam da işaret ettiğimiz şeye denk düşer. İran medyasına da bakın… "Amerikalılar Zengezur projesini yönetmek istiyor çünkü nihai hedef, İran'ın parçalanmasıdır" yorumu yapıyorlar. Koridor, İran için kırmızı çizgi halini alıyor. Aliyev ve Paşinyan elini çabuk tutmalı.
ERDOĞAN'IN GÖZLERDEN UZAK MESAİSİ
Ancak konumuz Kafkaslar değil. Türkiye'nin yakın coğrafyası Balkanlarda, her geçen gün biriken negatif bir enerji var. Kosova-Sırbistan, Sırbistan-Bosna Hersek meseleleri, Sırp ayrılıkçılarda yaşanan hareketlilik bölgeyi küresel güç mücadelesi için elverişli bir zemin kılıyor. Burada yaşanacak bir gerilimin Türkiye'nin ve dost halkların güvenliğini tehlikeye atması kaçınılmaz.
Mart ayında yaşanan kriz endişe vericiydi. Bosna-Hersek'e bağlı Sırp Cumhuriyetinin Başkanı Milorad Dodik, ayrılıkçı söylem ve eylemleriyle büyük bir krizin fitilini ateşlemiş, ardından hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı. O günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, devreye girerek 15 günde gözlerden uzak dört görüşme yaptı. Yapılan açıklamalarda Dodik'e yönelik önemli ve net uyarılar yer almıştı.
Bosna-Hersek'teki gazeteci arkadaşlarımla son durumu konuştum. Ankara'nın devreye girmeyle krizin görece durulduğunu söylediler. Hatta, Dodik, geçtiğimiz günlerde Bosna-Hersek Savcılığına giderek ifade vermiş, hakkındaki yakalama kararı kaldırılmış. Kriz ertelenmiş de diyebiliriz.
Ancak bugün ertelenen krizin yeniden patlak vermesi şaşırtıcı olmaz. Çünkü ortada yapısal bir sorun var. Bu yapısal sorun Dayton Anlaşması kaynaklıdır. ABD, 1995'te bu anlaşmayla krizi dondurmuştur. Ama sorunları halının altına süpürerek…
BALKANLAR'DA YENİ BİR KART AÇILIYORAnkara'nın krizlerin çözümünde uyguladığı bir model var. Potansiyel ve mevcut krizler analiz edilerek refah temelli ortak çözüm modelleri geliştiriliyor. Kriz alanları küresel güç mücadelesine dönmeden, yani "sinekler açık yaraya üşüşmeden" sorun yönetilebilir hale getirilmeye çalışılıyor. Bir yönüyle "Hegemon müdahaleye karşı kart açılıyor" da diyebiliriz.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın 2023 Irak ziyaretiyle başlayan süreci anımsıyorsunuz. Geldiğimiz noktada Irak Kalkınma Yolu fikri gelişti. Bu projenin temel perspektifi, ülkelerin karşılıklı faydasına, refaha ve ortak güvenliğe odaklanıyordu. Bölgesel soruna bölgesel çözüm üretiyordu. Paydaşları Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ydi.
Kalkınma Yolu'nun meyvelerini hem Terörsüz Türkiye hem de Suriye konusunda topluyoruz. Ankara'nın Bağdat'la bölgesel güvenliği ilgilendiren konularda derin bir işbirliği var. Geçtiğimiz günlerde