Sürece vakıf bir kaynağım, "İmralı'dan koşulsuz bir çağrıyı Kandil beklemiyordu" demişti. Örgütün beklentisi, İmralı çağrısının bazı koşullar içermesi yönündeydi. Ancak Öcalan, PKK'dan koşulsuz kongre toplamasını, silah bırakmasını ve kendini fesh etmesini istedi.
Bunun Kandil'de bir şok dalgası yarattığına şüphe yok. Örgüt, tabanı gözünde bir meşruiyet krizi yaşamamak ve İmralı'yla ters düşmemek için tek taraflı ateşkes ilan etti. Ancak daha sonra Kandil'in İmralı'yı reddetmeyen ancak fesih kararını sürüncemede bırakan yeni bir pozisyon aldığı görülüyor.
ÖRGÜT AYAK SÜRÜYOR
Bu pozisyonu ilk dile getiren elebaşı Cemil Bayık'tır. "Bu koşullarda kongrenin toplanması mümkün değil" demiştir. Peki, örgüt İmralı'ya rağmen hangi koşulları öne sürüyor Bir. Silahlı Kuvvetlerin ve MİT'in, Irak ve Suriye'deki operasyonlarını durdurmasını, İki. Hukukiyasal bazı adımlar atılmasını, Üç. Kongrede Öcalan'ın bizzat rol almasını istiyorlar.
Süreç ilk başladığında, 2024'ün Ekim ayında, "Türkiye kimseye silah bırak demez, bırakanı da engellemez" diye yazmıştık. Türk devlet aklının örgüte güvenmediğini, bu yüzden silah bırakana kadar operasyonların süreceğini (1 Ocak'tan bu yana Irak ve Suriye'de 537 terörist etkisiz hale getirildi), ancak terörsüz Türkiye hedefi perspektifinde silahsız çözüme şans verileceğini de vurgulamıştık.Ankara'nın pozisyonunda bir değişiklik olmadığını yapılan açıklamalar ortaya koyuyor. Milli Savunma Bakanı Güler "Ateşkes gibi metinde olmayan hususlar gündeme getirilmemeli" dedi. Adalet Bakanı Tunç da "Bir hükümlünün dışarıdaki bir toplantıyı yönetmesi mümkün olmaz" ifadelerini kullandı.Ankara'nın "İmralı söyleyeceğini söyledi, top Kandil'in sahasında" yaklaşımında olduğunu, aile üyeleri dışında, süreçle ilgili İmralı'ya daha fazla ziyarete sıcak bakmayacağını tahmin ediyorum.PEKİ, SURİYE NE OLACAKSDGYPG'nin silah bırakmasıyla ilgili süreç daha hassas bir teraziyi gerektiriyor. Çünkü denklemde ABD ve Şam yönetimi de var. ABD'nin Suriye'deki varlığı süreci karmaşık hale getiriyor.Suriye Devlet Başkanı Şara'nın SDG ile 10 Mart'ta imzaladığı bir anlaşma var. Bu anlaşma Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamış, SDG entegrasyonunun yolunu açmış, Şam'ın enerji kaynaklarına erişimi ve sınır kontrolünü imza altına almıştır. Ancak anlaşmada silahların bırakılması hususunda bir netlik yoktur. Şam yönetiminin bu konuda iyimser olduğu biliniyor. Ancak Ankara pek iyimser değil.Bu anlaşmadan dört gün sonra (14 Mart) Dışişleri Bakanı Fidan, Milli Savunma Bakanı Güler ve MİT Başkanı Kalın Şam'a giderek Ahmet Şara ile görüştü. Fidan ziyaretle ilgili "Biz önceliğimiz olan tüm konuları ve endişelerimizi gündeme getirdik" dedi. "Mevcut unsurların kendini feshetmesi, merkezi hükümetin kontrolüne girmesi şart. YPG'ye dışarıdan gelip katılanlara asla yer yok" vurgusunu yeniden yaptı.
ÖZERK YÖNETİM İSTİYORLARBasına yansıdı. Bu ziyaretten dört gün sonra, Haseke'deki ABD üssünde, ABD'li yetkililerin gözetiminde bir toplantı gerçekleşti. SDG ile PKK muhalifi, Barzani'ye yakın Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) anlaştı. Anlaşmanın kapsamı Suriye'de adem-i merkeziyetçiliğe dayanan federal bir hükümet sisteminin