Dijital dünyada neyin gerçek, neyin sahte olduğunu hiç ayırt edemeyeceğimiz günler çok yakında! Kesin olarak bildiğimiz şey, yapay zekânın sürekli gelişeceği. Gelin, neyi bilmediğimizi biraz bilelim...
Sokrates'in 'Bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir' felsefesi, insanın varoluş karşısında yapıcı bir tevazuya bürünmesini kolaylaştırıyor. 'Evrenin ve insanın neden var olduğu' sorusu, karnını doyurup başını sokacak yer bulduktan sonra gevşeyip yıldızları seyre dalan atalarımızın aklına düşen en kadim soru olabilir. Ne muazzam ki halen kimse tam bir yanıt verebilmiş değil... Kendi mazimde entelektüel gayretimi kolaylayan en hayırlı olay, 'Her şeyi anlamanın asla mümkün olmadığı' bilgisinin idrakıma sunulmasıydı. Derin bir "Oh be" izlemişti bu farkındalığı; neyse ki her şeye bir yanıt bulmam gerekmiyormuş...
Bugünse bilgi çağında, Sokrates felsefesinin yeniden doğuşuna tanıklık ediyoruz. Yapay zekâya dair çözemediğimiz derin sorular, zihnin sınırlarını bize daha geniş bir kavrayışla yeniden hissettiriyor. Onun gizemli doğasına büyük ilgimi saklayamam... Yapay zekânın nasıl bilgi ürettiğini yaratıcıları dahil kimsenin tam olarak bilemeyişi, onu hem rasyonel hem felsefi hem de spiritüel anlamda hayli cazip kılıyor. Yapay zekâya dair bu sırlı hadiseyi tekrar gündeme taşıyansa MIT Technology Review dergisindeki yeni bir haber oldu. Hukuk eğitimi için Harvard, fizik bilimi için Oxford ne değerdeyse, teknoloji için de MIT Üniversitesi aynı merkezdedir. MIT Technology Review dergisinin kıdemli editörü Will Douglas Heaven, geçen ay Londra'daki SXSW Konferansı'nda 'Yapay Zekâ Hakkında Bilmeniz Gereken 5 Şey' temalı bir sunum gerçekleştirdi. Sokrates'in felsefesini anımsatan doneleri birazdan aktaracağım. Will Douglas, bilinmesi gerekenleri anlatırken aslında buzdağının ucunu gösteriyor ve yapay zekâ hakkında yanıtlardan daha fazla soru bırakıyor geriye.
Haberin DevamıÖyleyse gelin, neyi bilmediğimizi biraz olsun bilelim!
1- Üretken yapay zekâ artık o kadar iyi ki, insanı korkutuyor.
Her geçen gün yapay zekâyla üretilen içeriklerin ne kadar geliştiğine şahit oluyoruz. İnsanların yüzlerini, bedenlerini hatta seslerini bile kopyalayıp gerçekte var olmayan hallere büründürme becerisi şimdiden bu kadar iyiyse, 3-5 sene sonra ne kadar ilerleyeceğini kestiremiyoruz. Taze bir örnek olarak, yapay zekâ ürünü olduğu sonradan anlaşılan ve 1 milyon dinleyicisi olan müzik grubu The Velvet Sundown geçen hafta gündemdeydi. Dijital dünyada neyin gerçek, neyin sahte olduğunu hiç ayırt edemeyeceğimiz günler çok yakında. İnsanlık olarak kolektif bir illüzyonun, bilinmezliğin içine düşmemizse artık an meselesi.
Haberin Devamı2- Halüsinasyon bir 'bug' değil, bir özelliktir.
Yapay zekânın aslen var olmayan bilgileri gerçekte öyleymiş gibi sunmasına halüsinasyon diyoruz. Teknolojinin en büyük handikapı olarak görülen bu durum Will Douglas'a göre aslında bir hata değil, onun varoluş biçimi. Üretken yapay zekâ, tüm çıktılarını aynı mantıkla meydana getiriyor, yani aslında her zaman her şeyi 'kafasından uyduruyor'. Bu onun çalışma biçimi ve uydurduğu, yarattığı anlatımlar çoğunlukla gerçekle bağdaşık olduğu için bize anlamlı geliyor. Bazense çok alakasız olabiliyor ancak bunu ayırt edecek bilinci olmadığından yarattığı her çıktıyı gerçekmiş gibi sunuyor. Will Douglas'a göre hiç halüsinasyon üretmeyen bir yapay zekânın geliştirilmesi imkânsız. Douglas'a katılıyorum zira insan aklı da bir hakikati tüm çıplaklığıyla görmekten ziyade kendi hafızasındaki verilerle yorumlayarak kendince bir 'gerçeklik uyduruyor'.
Haberin Devamı3- Yapay zekâ güç bağımlısı ve gittikçe güce daha da aç hale geliyor.
Yapay zekâ modellerini eğitmek için çok fazla enerji gerekiyor. Soğutmak için harcanan suysa çevre için risk yaratmaya başladı bile. Douglas'a göre yapay zekâ kullanımının haftalık yüz milyonlarca kullanıcı seviyesine ulaşması da büyük bir güç tüketimine sebep olmaya başlamış. Tüm insanlığın yapay zekâya adapte olduğu noktada gereken enerjinin nasıl karşılanacağı ve gezegene nasıl bir yük yaratacağı konusunda kimsenin net bir fikri yok. Üstelik büyük yapay zekâ firmaları da bu konuda şeffaf olmayı tercih etmiyor.