Hayvanlar her şeyin farkında mı

Biliminsanları artık arılar kadar küçük hayvanların bile dünyayı kendi bakış açılarıyla algılayabildiği, yani özfarkındalık taşıyabildiği fikrini kabul etmeye başladı. Yakın zamandaki bulgular primitif beyne sahip bir canlının da dünyayı kendi özgün perspektifinden değerlendirebileceğini ortaya koyuyor.

Ülkemizin yangın yerine dönmesi çok acı bir rutin haline geldi. Bu sezonun yangın haberleri bağlamındaysa yeni -ve haklı- bir tartışma dikkat çekiyor: "Can kaybımız yok mu Can kaybımız çok mu" Yetkili mercilerin belli ki halkı teselli ümidiyle yaptığı "Can kaybı yok" açıklamalarıysa köşe yazılarından sosyal medya paylaşımlarına kadar tepkiyle karşılanıyor. Ağacından kuşuna yaşayan her şeyin canlı olduğunu kabul ediyoruz da niçin insandan başkasını kayıp olarak görmüyoruz

İster tesadüf diyelim ister tevafuk, tam da bu hafta hayvanların bilinç seviyesine dair yeni keşiflerin haberlerine ulaşıyorum. İnsanlar için 'Kendi özbenliğinin ve eylemleriyle çevresi arasındaki neden sonuç bağlantılarının farkında olmak' anlamına gelen 'bilinçli olma' hali, aslında memelilerde ve kuşlarda farklı düzeylerde gözlemlenebilen bir olgu. Sürüngenler, böcekler ve balıklar gibi hayvanlarsa basit içgüdüyle hareket eden, tekdüze canlılar olarak değerlendiriliyordu. Yeni bulgularsa, primitif beyne sahip canlının bile dünyayı kendi özgün bakışıyla deneyimleyebileceğini ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Bilim dünyasının 'hayvan bilincine' yaklaşımını değiştirmeye başlayan en önemli gelişme, geçen yıl yayımlanan 'Hayvan Bilinci Üzerine New York Deklarasyonu' olmuştu. New York Üniversitesi'nden yayılan bildiri dünya çapında 600'e yakın akademisyenin imzasını taşıyor. Deklarasyon tüm memelilerin ve kuşların bilinçli canlılar olduğunu savunuyor. Sürüngenlerin, balıkların ve yüzergezer hayvanların da bilinçli olabileceğini, bu gruba böceklerin, yengeçlerin ve ahtapotların dahil edilebileceğini öne sürüyor (Bu noktada insanlardaki 'sapient' yani akıllı bilinçle hayvanlardaki içgüdüsel bilinci ayırmakta fayda var). Londralı filozof ve profesör Jonathan Birch, bu anlayışın dönüştürücü olacağını anlatıyor. Birch'e göre bilim dünyası arılar kadar küçük hayvanların bile dünyayı kendi bakış açılarıyla algılayabildiği fikrini kabul etmeye başlamış.

Lincoln Üniversitesi'nden biyolojist Dr. Anna Wilkinson "Sürüngenlerin öğrenebildiğine, hatırlayabildiğine, hatta problem çözebildiğine dair son derece güçlü kanıtlar bulduk" diyor. Dr. Wilkinson'un araştırmalarından en çarpıcı olanı, kızıl ayaklı kaplumbağayla yapılan labirent deneyi. Kaplumbağalar labirentin sonundaki ödüle ulaşmakla kalmayıp çözüm yolunu aylar sonra da hatırlayabilmişler. Labirentin yapısı değiştiğinde yeniden sonuca ulaşabilmişler. Yakın zamana kadar izleyip öğrenme yetilerinin sadece memelilere ve kuşlara ait olduğu sanılıyordu. Bir deneydeyse üzerine benekler yapıştırılan balıklar aynada kendilerini fark edebiliyor ve benekleri didiklemeye çalışıyordu. Dahası, zebrabalıkları ve mürekkepbalıklarının yeni objelere ilgi gösterdiği ve geçmiş olayları belirli düzeyde hatırlayabildiği gözleniyordu. Panthera türleri, maymunlar ve kargalar, kartallar gibi kuşlara dair yeni bulgular sandığımızdan daha zeki olduklarına ve duygusal bağ kurabildiklerine işaret ediyor.