Gençler yanlış bilgi batağında

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre yanlış bilgiye ve yalan habere inanan gençlerin sayısı aşırı derecede çoğalmış. Uzmanlara göre öğrencilerin ekranlarına akan bilgi seline karşı ayakta durabilmek için güçlü bir medya okuryazarlığı eğitimine ihtiyaçları var.

Her kuşağın içine düştüğü birden fazla 'batak' olmalı... Geçmiş yıllarda madde, alkol, kumar vb. batağına düşmek yaygınken son yıllarda teknolojiyle içine çekildiğimiz ve kendimizi çıkarmakta zorlandığımız düşük titreşimli alanlar artıyor. Pandemi zamanında hepimiz dizi batağına düşmüştük mesela... Hayatımızın normali haline gelen ekran kaydırma batağından söz etmeye gerek bile yok.

Asıl konuşulması gerekense gençlerin farkında olmadan veya bile isteye içine çekildikleri dezenformasyon bataklığı. İlkin ABD'de yapılan ve ardından Avrupa'da yankı bulan bir araştırmaya göre yanlış bilgiye ve yalan habere inanan gençlerin sayısı aşırı derecede çoğalmış. Daha doğrusu, gençlerin gündeme ve yakın tarihe dair edindikleri bilgilerin yüzde 40'a kadar yüksek oranda yanlış bilgiler veya komplo teorilerinden oluştuğu gözlenmiş. Araştırmacılar bunun başlıca sebebini, Z Kuşağı'ndan itibaren gençliğin doğrulanmış basın kaynakları yerine sosyal medyayı haber almak için kullanmaları olarak açıklıyor.

Haberin Devamı

Bilginin doğruluğundan ziyade başlığın tıklanma oranına değer verilmesi ve isteyen herkesin yayıncı olabilmesi dolayısıyla sosyal medya, haber servislerindeki meslek etiklerinden, prensiplerden ve en önemlisi doğrulama mekanizmalarından mahrum durumda. Öte yandaysa gençlerin önceki kuşaklar gibi 'güvenilir gazete' veya 'herkesin izlediği haber kanalı' şeklindeki mecraları örnek alabileceği aile ortamı da gitgide azalıyor.

GÖREVLERDE BAŞARISIZ OLMUŞLAR

Amerikan Psikoloji Kurumu (APA) tarafından yayımlanan bir makaledeyse, gençlerin haber kaynaklarını nasıl değerlendirdiği üzerine yapılan kapsamlı araştırmadan bahsediliyor. 3 bin 446 lise öğrencisi, kendilerine verilen altı çevrimiçi görev bağlamında test edilmiş. Sonuçlar çarpıcı... Öğrencilerin büyük bölümü görevlerin tamamında başarısız oluyor. Örneğin iklimbilimi hakkında gerçek raporlar yayımladığını iddia eden bir siteyi inceleyen öğrencilerin yüzde 96'sı sitenin fosil yakıt endüstrisiyle bağını göremiyor. Üçte ikisi, popüler bir sitenin ana sayfasındaki haberlerle reklamları ayırt edemiyor. Yarısından fazlasıysa Rusya'da çekilmiş anonim bir Facebook videosunu, ABD'de seçim sahtekârlığına dair 'güçlü kanıt' olarak değerlendiriyor.

Haberin Devamı

MÜFREDATA GİRDİ

Bugün 12-28 yaş arası bireyleri kapsayan ve neredeyse internette yaşayan Z Kuşağı'nı, sosyal medya dolayısıyla küresel bir nesil olarak kabul edebiliriz. Bu durumda ABD gibi çokuluslu ülkelerde yapılan araştırmaların bizim gibi uluslar için de geçerli olacağını varsayıyorum. Araştırmaya göre öğrenciler, haber kaynaklarının ardındaki kurum ya da finansörleri sorgulamak yerine sitenin görünümü, alan adı, 'Hakkında' sayfasındaki ifadeler ya da içerik miktarı gibi yüzeysel belirteçlere aldanma eğilimindeler. Örneğin .org uzantılı bir sitenin resmiyet veya ciddiyet taşıdığına gençler kolayca ikna olabiliyor. Oysaki .org, isteyen herkesin satın alabileceği bir domain uzantısı. Bulgular ayrıca sınıf düzeyi, not ortalaması, yaşanan yer, sosyoekonomik durum, ırk ve annenin eğitim seviyesi gibi değişkenlere göre öğrenci eğilimlerinin farklılaştığını da gösteriyor.

Haberin Devamı

Öğrencilerin ekranlarına akan bilgi seline karşı ayakta durabilmek için güçlü bir medya okuryazarlığı eğitimine acil ihtiyaç olduğunu fark eden ABD'li ve Avrupalı eğitim kurumları okul müfredatlarına ilgili dersleri yerleştirmeye ve hızla olumlu sonuçlar almaya başlamışlar. Üstelik öğrencilerin çoğu yanlış bilgiyi ayırt etmeyi öğreten derslerin zorunlu olması gerektiğini düşünüyormuş. Ezcümle, gençlerde ümit var fakat doğru yönü göstermek yetişkinlere düşüyor. Darısı başımıza...

DOĞRU HABERE ERİŞME YÖNTEMLERİ

Kendini bilgilendir: