Kimse büyük maç oynandığının bilincinde değil.
Bu cümleyi defalarca tekrar ettim Trabzonspor-Beşiktaş maçını izlerken. Kim için söylüyorum bunu Bu sezon ilk kez tüm stadı dolduran Trabzonspor seyircisi için. Özellikle 'seyirci' kelimesini kullanıyorum çünkü 40 bin kişi dünkü Beşiktaş maçının sadece seyir kısmında iyiydi.
Taraftarlık, tribüncülük olayı ise böylesi bir maçın yanında gerçekten sınıfta kaldı.
Hatta denebilir ki Trabzon taraftarı iç sahada nasıl maça hükmedileceğini tamamen unutmuş. Kimse alınmasın, gücenmesin.
Trabzonspor dün Beşiktaş karşısında 3 puanı alamadıysa bunda izleyici kitlesinin rolü bana göre oldukça fazla.
Müthiş bir maç oldu. Stattaydım ve böyle bir maçı çıplak gözle izlemiş olmaktan müthiş keyif aldım. İki tarafa da futbol anlamında bizi alışılmış büyük maç sıkıcılığından sıyırdıkları için teşekkür etmek gerek. Ama gerçekçi olmak lazım. Akyazı hakkını veremedi maçın. Sadece gole reaksiyon veren tribünle maç kazanılmaz. Ne söylemek istediğimi dürüst olan anlar. Futbolcu gol atmaya çalışırken aynı anda tribünü kaldırmak için uğraşmamalı. Tribün zaten oyunun içinde olmalı.
Bir hafta önce Trabzon takımının Göztepe'de yediği seyirci baskısının çeyreğini Beşiktaş'a yaşatamadı Akyazı. Bu kadar söylüyorum.
Gelelim maça; 3-1'den sonra rakip eksik de olsa Beşiktaş'tan puan almak günün sonunda kârdır. Olaya şöyle bakıyorum; Göztepe'de rakibin son topu direkten dönmese 1 puan yazıyordun. O maçı berabere, Beşiktaş'ı yendim sayarsan hiçbir şey değişmedi. İzmir'de rakibin son topu direğe vurdu, Trabzon'da senin. Oyunda bu var. Böyle bakmak lazım.
Çok uzatmadan tespitlerimi alt alta yazayım.

5