Dervişe sormuşlar "deve türkü söyler mi" diye...
Derviş de "dinleyen eşek bulursa değil türkü, gazel bile okur" demiş.
Türkiye'de gerçekten yönetimsel manada konuşulması gereken çok şey var ama biz yine bunu ilgi odağımızdan, yani futbol üzerinden yapalım.
Develerin türkü söylediği kulüplerimizin neden bir türlü düzlüğe çıkamadığını saatlerce anlatmak gereksiz. Çünkü suçu başkasına atma rahatlığı varken asıl meseleyle kimse ilgilenmiyor. Ortada bir illüzyon var ve en büyük toplumsal sorun bu illüzyona kapılmak.
Beşiktaş'ta son yaşanan skandalları ifşasal açıklamalarla ağzımız açık dinledik. Bir başka kriz kulübümüz Trabzonspor'da da durum çok farklı değil inanın bana. Sadece o tarafta biraz halı altına süpürme işi güzel becerildi. Ekonomik olarak 3 büyükle yarışamayacağını dile getirenler borçlanırken aynı gerçekliğe aldırmamış anlaşılan.
Ve bugün kongreye giderken, ortada büyük bir sportif başarısızlık da varken kimse üstüne mesuliyet addetmiyor.
Bir kulübü borçlarından kurtarmak için önce o borçlanmaya sebep olanları kesip atacaksın. 'Bu yaptı bu düzeltir' kafasını kabul etmeyeceksin. Trabzonspor'u geriye götüren bir yönetim var ve bu yönetim rakipsiz şekilde kongre sürecine çekildi.
Bunun belki siyasi belki ekonomik yönü vardır ama şunu biliyorum; sportif açıklaması kesinlikle yok. Başkan Ertuğrul Doğan, Ağaoğlu'ndan aldığı işi berbat yönetti. Hala da berbat yönetiyor.
Bugünkü faliyet raporuna göre konuşuyorum; sadece bu sezon için yapılan 25 milyon Euro'luk bir harcamanın karşılığında Trabzonspor'un düştüğü vaziyeti gören, Doğan yönetimine hesap sorar. Bu paraya yarışamayacak kadar kötü bir takım kurmayı bırakın, Şenol Güneş ile bile düzelmeyen bir şey ortaya çıkarmak gerçekten büyük beceriksizlik.
Bu 25 milyon Euro menajer ve bonservis harcamaları bu arada. Bunun bir de maaş yükü var ki orası daha fena. 35 milyon Euro da maaş bütçesi var. El insaf diyorum.
Son 3 ayda 7 milyar TL borç öderken (ki bence bunun rasyonel bir karşılığı yok) Hüseyinli ve Serkanlı kadroya kalmayı nasıl açıklayacak bu kulüp.