Coşku Efes'le katlandı

Olympiakos taraftarı Belgrad'ı neredeyse işgal etmiş, Stark Arena tribünlerinin büyük kısmını ele geçirmişti. Ama çok önemli değildi. Dün 19 Mayıs'tı, Ulu Önder Atatürk, zor şartlarda işgal kuvvetlerine karşı kurtuluş mücadelesinin en önemli adımını bu günde atmıştı. Bir Türk takımının böyle bir günde şartları düşünmesi imkansızdı. Hele o Türk takımı, geçen senenin de şampiyonuysa, Ergin Ataman önderliğinde, yıllardır koruduğu kadrosuyla sezon sonu istediği formu yakalamışsa, bu durumlara bakmazdı. Aslında maç hiç istediğimiz gibi başlamadı. Biz Pleiss ile şut bulup, Fall'ı oyundan düşürelim derken onlar sürekli bizim boyalı alanımıza atak ederek Alman oyuncuyu devre dışı bıraktı. Boyalı alanı yüzdeli kullanmaları, bizim onlara dışarıdan yanıt verme çabamız kontrolü rakibin ele geçirmesini sağladı. Ancak bu duruma isyan eden bir isim vardı sahada. Aslında iki yıl önce, iptal edilen sezonda muhtemelen alacağı MVP ödülünü bu sezon kucaklamak için Larkin kararlıydı. Simon yokken, Beaubois sakatlıktan döndükten sonra ritmini bulamamışken ve en önemlisi de Micic şutlarda sıkıntı yaşarken, Bryant'ın, Larkin'e eşlik etmesi elimizi güçlendirdi, savunmada sıkıntı yaşasa da hücum temposuyla Efes maçta kalmayı bildi. Kötü savunma ve yenilen 43 sayıya rağmen devrede 1 sayı geride olmak galibiyetin habercisiydi. Günün kahramanlarından Bryant, 3. çeyrekte dış şutlarla 9 sayı üretince, Larkin'in üzerindeki baskı biraz olsun gevşedi. Verdiğimiz hücum ribauntları olmasa maç orada kopacaktı ama Dorsey'in çeyrek sonu attığı sayılar,