Kuyumcu baskınına karşı nöbet tutan özel harekât polisi

Son iki gündür, gazetelerde ve sosyal medyada yer alan bir haber:
"Bursa'da suç örgütü üyeleri, günlük ortalama 30 bin ziyaretçiyi ağırlayan tarihi Kapalıçarşı'da dükkanı bulunan kuyumcuyu tehdit edip 10 milyon Avro haraç istedi. Çete üyeleri, kuyumcuyu, parayı vermemesi halinde iş yerini basacaklarını söyleyerek tehdit etti. Kuyumcunun şikayeti üzerine olayla ilgili soruşturma başlatılırken, harekete geçen güvenlik güçleri, çarşıda özel harekat polislerini konuşlandırarak üst düzey önlem aldı. Çelik yelekli ve otomatik silahlı özel harekat timleri, çarşının giriş çıkışlarında ve kalabalık noktalarda nöbet tutup devriye gezmeye başladı. Olası hareketlilğe karşı operasyon hazırlıkları sürüyor."
İnternette ve sosyal medyada yer alan görüntülerde, neredeyse izdiham derecesinde kalabalık müşterilerin bulunduğu çarşının girişinde ve koridorlarında, özel harekat polislerinin ellerinde otomatik silahlarıyla güpegündüz devriye gezmeleri, hiç alışılmadık bir durum.
Söz konusu görüntülerin bir an çarşıda kurulan bir film setinden yansıdığını düşünüyorsunuz, ama her şey gerçek.
Özel harekat; terör eylemleri ve banka soygunlarına müdahale, rehine kurtarma gibi olağanüstü durumlar ve baskınlar için özel taktik ve silahlar kullanan ve Emniyet teşkilatına bağlı olarak görev yapan özel bir birim. Yakın tarihte, özellikle terörle mücadelede çok önemli ve etkili görevler yerine getirdi ve başarılı sınavlar verdi.
Türkiye'de asayiş ve güvenliğin durumu ve yargı sisteminin işleyişi konusunda ortaya çıkan bu son derece vahim, irkiltici ve rahatsız edici tablo ile ilgili, yapılması gereken pek çok tespit ve cevabı verilmesi gereken pek çok soru ortaya çıkıyor:
-Bursa Kapalıçarşı'daki kuyumcuya yönelik astronomik tutarlı haraç talebi ve işyerini basma tehditi; İnternette her gün rastladığımız, videolarda film gibi izlediğimiz; şantaj, tehdit, işyerine saldırı ve kurşunlamayla sonuçlanan yüzlerce "çökme" olayından sadece bir tanesi…
Medyaya hiç yansımayanlarını da dikkate alırsak, haraç ve işyerine çökme olayları Türkiye'de oldukça sıradanlaşmış ve hayatın günlük rutini haline gelecek kadar yaygınlaşmış durumda…Ülkemizin hemen her ilinde, özellikle büyük illerde mantar gibi çoğalan, bünyelerinde yığınla tetikçi ve eleman çalıştıran, adlarını öğrenemediğimiz yüzlerce mafya ve tahsilat çetesinin ilgi ve faaliyet alanlarının, bu tür sürekli nakit akışının bulunduğu, bol ve sıcak para kazanan işyerlerine yönelik olması, haliyle beklenen bir sonuç.
-Yoğun insan kalabalığının bulunduğu işlek bir çarşıda, otomatik silahlı özel harekat personelinin devriye gezmesi, bir taraftan saldırgan çete mensupları için caydırıcı olsa da; oraya alış veriş için gelenler açısından her an silahlı bir saldırı ve çatışma ihtimalini akla getirmesi bakımından şüphe ve tedirginlik uyandırıcı bir durum.
-İşyerinden haraç isteyen ve tehditte bulunan çetenin silahlı saldırıda bulunma ihtimaline karşı, etkili ve caydırıcı bir koruma önlemi mahiyetinde özel hareket personelinin görevlendirilmiş olması; yetkili ve sorumlu mercilerin, böyle durumlarda normal güvenlik ve asayiş polisinin "yeterince caydırıcı olamayacağı ve işe yaramayabileceği" mantığıyla hareket ettikleri algısını doğurmakta ve bu da halkın güvenlik teşkilatına olan güvenini sarsmaktadır.
Bu, oldukça rahatsız edici bir durumdur. Bu gibi hallerde, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla işe alınan, eğitilen ve silahlandırılan normal polis birimleri neden yeterli görülmesin de çok istisnai şartlarda görev yapması beklenen özel harekat personeline gerek duyulsun Her gün şehirlerde ortaya çıktıklarına şahit olduğumuz bu gibi tehditler ve güvenlik risklerinin bertaraf edilmesi için özel harekat birimine ihtiyaç duyulacaksa, o zaman normal polis kadrolarında görevli sayısı yüzbinlere varan polis memurlarının fonksiyonları ve ne iş yaptıkları sorgulanmaz mı Nitekim, sosyal medyada olaya ilişkin haberlerin altında yer alan iç karartıcı okur yorumları, güvenlik birimlerinin halkın can ve mal güvenliğinin sağlanmasındaki yeterliliğinin ciddi ölçüde tartışıldığını ortaya koymaktadır.
-Madem ki "çetelerle mücadele," özel harekat polisinin görevlendirilmesini gerektiriyor; o halde neden ülkenin dört bir yanında cirit atan tüm çetelere karşı özel harekat polisini görevlendirmiyoruz Veya neden aynı ihtiyacı karşılamak için, normal polis güçlerini özel harekat polisi gibi eğitmiyoruz
-Bu olayda, esasen terörle mücadele gibi kritik görevler için işe alınan ve eğitilen özel harekat personelinin, normal polis birimlerinin yeterli olamayacağı gerekçesiyle mafya ve tahsilat çetesine karşı önlem almak üzere görevlendirilmesi; mafya ve tahsilat çetelerinin terör örgütleri kadar önemli oldukları, büyük çaplı bir risk ve tehlike kaynağı oluşturdukları anlamına gelir. Bu da temel bir milli güvenlik sorunudur. Mafya örgütleri ve çetelerin ülkenin her tarafında alabildiğine yaygınlaşmış olmaları ve ülke gündemini büyük ölçüde işgal eder duruma gelmeleri, bu gerçeği teyid etmektedir.
-10 milyon€ gibi bir rakam olduğu iddia edilen haraç miktarının yüksekliği ve işyerinin kuyumcu olması, tehdit edilen muhatabın önemli ve üst derecede dikkate alınacak biri olduğunu ortaya koyuyor. Böylesine güçlü ve ilgili merciler nezdinde hatırı olanlara yönelik tehditlerde özel harekat personeli görevlendirilirken, daha düşük miktarlı haraç taleplerinin olduğu sıradan işyerlerinde bu ölçekte tedbir alınmaması, ayrı bir tutarsızlık örneğidir ve ister istemez güvenlik hizmetinin sunumunda eşitsizlik iddialarını gündeme getirir.