İnanç meselesi

Galatasaray, üç yıldır aynı teknik direktörle, kemik kadrosunu koruyarak ilerleyen, Şampiyonlar Ligi seviyesinde bir yapılanma. Hem bütçesiyle hem kadro derinliğiyle Avrupa standardında bir takım. Trabzonspor ise henüz bu yolculuğun başında ama yönü doğru, niyeti samimi. O seviyelere er ya da geç ulaşacağına inanmak, bu hikâyenin özünü oluşturuyor. Değerlendirme yaparken bu farkı gözden kaçırmamak gerek. Maç öncesinde en çok merak edilen konu Trabzonspor'un merkez orta sahayı hangi kurguyla oluşturacağıydı.
Fatih Tekke bu sezon boyunca hem ikili hem üçlü merkezlerle farklı varyasyonlar denedi. Galatasaray cephesinde ise Okan Buruk'un Lemina'yı stoper pozisyonunda tercih etmesi, Tekke'nin çift merkez tercihini etkileyen unsurlardan biri oldu. Genel beklenti Galatasaray'ın maça önde baskıyla başlayacağı yönündeydi. Ancak Trabzonspor'un rakibini ön alanda karşılaması bu planı uygulamalarını epey zorlaştırdı. Maçın ilk yarısı iki takımın birbirini tarttığı, taktik disiplinin ön planda olduğu bir bölümdü. İkinci yarı da benzer bir dengede geçti.
Trabzonspor'un savunma hattı ve orta sahası görevini eksiksiz yerine getirirken, hücum hattı aynı verimliliği gösteremedi. Böyle yüksek tempolu deplasmanlarda skoru değiştirmek için Muçi, Zubkov, Onuachu ve Augusto gibi isimlerin etkili olması gerekiyor. Ancak bu maçta hücum hattı beklenen katkıyı sağlayamayınca galibiyet ihtimali giderek azaldı.