'Uzun zamandır tatmadığım bir oyunculuk zevki tattım'

Nejat İşler rol aldığı ve yapımcılarından biri olduğu Ümit Ünal imzalı 'Evcilik'le huzurlarımızda. Oyuncuyla filmi, rol arkadaşlarını, böylesi bir işe niye ve nasıl giriştiğini, yaklaşık 10 yıl süren Gümüşlük dönemini, yeni projesini konuştuk: "Bu memleketin ismi A-na-do-lu, yani hikâye dolu burası."

Yılın son haftasında vizyona giren 'Evcilik' bana kalırsa 2024'ün en iyi yerli yapımı. Bu denli etkileyici bir yapıtın hem kadrosunda bulunan hem de proje halindeyken hayata geçmesi için yapımcı kimliğiyle çaba gösteren Nejat İşler'le film ekseninde bir söyleşi yaptık, farklı konulara da uzandık.

Sanırım 'Evcilik' senin ilk yapımcılık serüvenin. Bu noktaya nasıl geldin, çıkan kısmın özeti misali süreci aktarır mısın

Şöyle söyleyeyim, biz okulda eleştirici gözle bakmayı öğrendik. Mimar Sinan'da bize öyle öğrettiler. "Motamot değil de eleştirel bak işlere" diye... Hocalarım Afşar Timuçin, Cevat Çapan, Müşfik Kenter, Zeliha Berksoy... Derslerine böyle insanlar girince işlere de eleştirel bakıyorsun. Daha 20 yıl evvel "Sen bu işin oyun kurucusu olursun" demişlerdi bana. Ben de o zamanlar daha yeni meşhur olmuşum ya, zamanı var her şeyin falan diye geçiştiriyordum.

Haberin Devamı

Galiba Ertem Göreç de sana "Senden sinemacı olur" demiş, geçmişte senden Hürriyet için bir görüş alırken bahsetmiştin.

Evet, bir film şirketinde çalışıyordum, 89'du galiba. Üç aylık bir macera, orada söyleşiler yapıyorduk. Ertem Göreç hayattaydı o zaman, Allah rahmet eylesin. Söyleşiye gelmişti, "Hocam, ben sizin 'Otobüs Yolcuları'na bayılıyorum" demiştim, o da bana bu cevabı vermişti. Bu arada muhteşem bir filmdir, De Sica'nın 'Bisiklet Hırsızları' gibi. Toparlarsak; o zamanlarda bu sevda bende büyüdü, tabii arada da okuyorsun, ediyorsun, bir sürü de film seyrediyorsun. Bu arada 10 sene önceki rahatsızlıktan evvel berbat bir durumda hissettim kendimi. Ya ben ne yapıyorum dedim. Tamam, para kazanmak için dizide oynuyorum da gerçekten ne yapıyorum, hiçbir şey katmıyorum bu işe. Bir karar vermem gerekiyordu, ertesinde zaten o oldu, bu oldu... Gümüşlük zamanı oturdum, düşündüm, dedim yazayım bari. Zaten okuldayken de yazmaya başlamıştım. Oyunlar yazıyordum. Oynadık da
o oyunları. Üç-dört tane oyun yazdım. İşin oyunculuk dışındaki alanlarında, yani sinemanın yaratıcı taraflarındada olmak istiyordum ama hep zamanı gelsin diye düşünüyordum.

Haberin Devamı

Ama oyunculuk da bırakılacak gibi değil...

Bir kere oyunculuk çok konforlu bir meslek, yani bırakmak çok zor, bırakman değil de ertelemen zor. Öyle bir teklif geliyor ki, bütün oyuncular oynamak ister orada. İlla istersin, atlamak istersin. Şimdi orada bir yerde dur demen lazım. Ee, ben de ancak bu yaşımda dur diyebildim kendime.

Yapımcılık, para koymak biraz daha farklı sanırım...

Ben yapımcılığın para koyarak olduğuna inanmıyorum. Yapımcılık başka bir şey, bahsettiğin daha çok finansörlük bence. Ben bu işte Ümit'in (Ünal) senaryosunu satın aldım, o kadar. Prodüksiyonla ilgili şeyleri ortağım Emre (Oskay) yaptı, o olmasa bu film de olmazdı bu arada, orası ayrı.

Haberin Devamı

Ama Ümit Ünal filmin Antalya'daki ilk gösteriminin ardından yapılan söyleşide "Projenin en büyük sorumlusu Nejat, onun inadı ve ısrarı olmasa bu proje yapılamazdı" demişti. Ümit'le yolunuz nasıl kesişti

Kesişme öyküsü şöyle: Arada güzel para kazandığım zamanlar ağustosta Edinburgh'daki tiyatro festivaline gidiyorum. Ümit de Glasgow'da. Face'ten (sosyal medya platformu Facebook) arkadaşım, paylaşımlarını görüyordum. Çok güzel fotoğraflar çekiyor. Edinburgh'ya gittiğimde 'Ümit'ede uğrayayım, trenle bir saat' diye düşündüm. Gittim yanına, konu konuyu açtı ve dediki: "Bir tane iş var. Bayağı olmuştu yazalı ben bunu. Hatta oyuncu kadrosunda seni de düşünmüştüm." "Nasıl bir iş" dedim. Anlattı, dedim "Bu güzel bir iş gerçekten de". Sordum: "Ben yapayım mı" Ümit de "Tamam, al" dedi.

Haberin Devamı

Bu işe giriştiğinde Emre Oskay önceden de mi ortağındı

Yok değildi, biz önce dolaştık senaryoyla para bulmak için. Pek ilgi göstermediler. Ümit gibi bir sinemacının senaryosuyla nasıl ilgilenmiyorlar, anlamıyorum. Mesela para için başvurduklarımdan birisi proje için 'Optimal" dedi, hatta post-prodüksiyon bütçesini de az buldu. "Aman ne güzel" dedim, "kabul edecekler"... Sonra bu abiyle tekrar konuşuyoruz; "Nejatçım bu film 20 bin mi yapar, 200 bin mi" dedi. "Abi ben nereden bileyim, senin işin o" dedim. Orada koptuk. Sonra ben artık galiba olmayacak falan diye düşünüyordum ya da başka yollar bakıyordum, Emre çıktı karşıma. Emre'yi daha önceden tanıyordum; 'Saygı'nın ikinci sezonunda yapımcıydı, 'Tamirhane' filminin de yapımcılarındandı. Dedi ki: "Ben girerim bu işe." Bütçesi de atla deve değil bu arada. Hemen hemen tek mekânda, Assos'ta geçiyor. Emre'ye de mantıklı geldi proje ve işe koyulduk.

Haberin Devamı

Rol arkadaşların...

Çok iyi isimler bulduk. Sağ olsunlar Fatih (Artman) de Öykü (Karayel) de hiç soru sormadan işe dahil oldular. Ki Fatih çok az beğenir iş. O da girdi, Öykü de... Allah razı olsun, öyle de yürüdü işte.

Onları performansları açısından değerlendirsen...

Fatih'i (Artman) zaten çok eskiden tanıyorum, 'Behzat Ç.'den beri inanılmaz bir ilişkimiz vardır onunla. Hep öyle devam etti, bayıldığım biri. Öykü (Karayel) ile yeni tanıştık ama bu kadar hızlı sevebileceğimi düşünemiyordum birini. O kadar hızlı sevdim yani. Deniz (Işın) zaten bonus oldu bizim için.

'Kore'den de almasak!"

Bence muhteşem oynamış, şarkıyı o söylüyor değil mi Sesi de muhteşem.

Evet, ses onun. Güzelliği ayrı, sesi ayrı, Batı sinemasında da vardır, küçücük taşradaki kıza şehirliler vurulur falan filan. Tam öyle bir karaktere hayat verdi.

Deniz Işın'ı nasıl kadroya dahil ettiniz

Bizim Selen (Uçer) projeyi duyuyor, daha doğrusu Ümit bahsediyor. O da Deniz'den bahsediyor, emin değilim ama galiba aynı oyunda oynuyorlarmış. Selen "Hemen audition'a (oyuncu seçmeleri)göndereceğim" diyor, gönderiyor da. Ümit dedi ki: "Ben beğendim." Baktım, ben de beğendim, böylece o da kadroya dahil oldu.

Ortaya çıkan iş yönetmen için de, yapımcı için de çocuğu gibidir elbet. Yine de sorayım, sen nasıl buldun 'Evcilik'i

Geçmişten hatırlarsın, girdiğim işlerde sübjektif değilim. Genelde objektif oluyorum ama bu film iyi oldu ya. Gerçekten iyi oldu. Ben mesela uzun zamandır tatmadığım bir oyunculuk zevki tattım. Bir kere konu kimsenin dokunmadığı, yapmadığı, ellemediği ama tam da gözümüzün ortasında olan bir konu; kimse niye anlatmıyor, bilmiyorum. Biz anlattık ama. Ümit gibi bir senarist var, kaçırılmaz. Bu arada set ortamını aktarırsam; 46 kişi vardı kamyon şoförleriyle, beraber iş yaptık, düşünsene 46'sını da tanıyorum çalışanların. Arkadaşça bir iş oldu. Sonuçtan çok memnunum, ortaya güzel bir film çıktı.

Filmin Antalya'da gösteriminden sonra yapılan seyirci söyleşisinde "Risk almayanlarla iş yapmaktan sıkıldım" demiştin. Bu görüşünü açsan... Kastettiğin diziler mi mesela

Sadece diziler değil, ben dizi çocuğu olduğum için, oradan geldiğim için en çok dikkatimi çeken orası ama filmlerde de bir şey olmuyor aslında. Risk derken biraz daha farklı konulara baksak, biraz önümüzde duran konularla ilgilensek demek istedim. Güney Kore'den almasak, ne bileyim işte, bir sürü hikâye var abi gözümüzün önünde. Tarihe bile gitmemize gerek yok ki, tarihe gitsen zebella hikâye var. Bu memleketin ismi A-na-do-lu, yani hikâye dolu burası. Bir milyon tane hikâye geçiyor kafamdan, hangisini yapabilirim diye not alıyorum. Bir milyon tane hikâye var ama yok abi görmüyorlar ve illa bunu batıralım diye proje yapıyorlar sanki.

'Evcilik'te kentli çift kısa süreliğine güzel bir Ege yöresine gidiyor. Senin de böyle bir hamlen oldu ama neredeyse 10 yıl sürdü. Gümüşlük serüvenin nasıl başladı, neden bitti, oradaki yılların nasıl geçti, anlatabilir misin