'Sonuna kadar dans et'

Küresel felaketlerin yaşandığı bir ortamda reklam panolarında sık sık ismi görülen bir adam ve sonrasında bu gizemli kişiliğin hayatı üzerine çıkılan yolculuk... Stephen King'in kısa hikâyesinden Mike Flanagan tarafından sinemaya uyarlanan 'Chuck'ın Hayatı', yaşam ve ölüm meselelerinde dolaşan, şiirsel atmosferiyle seyircisini çarpan bir film.

Dünyanın kapısı küresel felaketler dolayısıyla sert darbelerle çalınmaya başlamıştır. İnternet devre dışı kalır, Kaliforniya anakaradan ayrılır, cep telefonları çalışmaz, elektrikler kesilir... Yaşanan bu kaotik ortamda öğretmen Marty Anderson, eski karısı Felicia Gordon'la yeniden görüşmek için harekete geçer; kim bilir belki de bu onlar için son veda anlamına gelecektir. Bu esnada yaşadıkları yörenin çeşitli yerlerinde yanıp sönen ve Charles 'Chuck' Krantz adlı bir vergi memurunun (ya da muhasebecinin) onurlandırıldığı reklam panoları ilgisini çeker. Bu panolarda herkesin 39 harika yıl için ona teşekkür etmesi gerektiği yazıyordur. Marty konuyu Felicia'ya açtığında onun da zihninin bu durumla meşgul olduğunu fark eder. Gerçekten kimdir bu Chuck Krantz ve acaba kerameti nedir Sonrasında öykü başa sarar ve söz konusu şahsiyetin üzerindeki esrar perdesi aralanır...

Haberin Devamı

Gizemli karakter

Kariyerindeki en belirgin nokta Stephen King uyarlaması -'The Shining'in devamı niteliğindeki yapım- 'Doktor Uyku' (Doctor Sleep, 2019) olan Mike Flanagan bir kez daha aynı 'dükkâna' uğruyor ve bu kez King'in novellası 'Chuck'un Hayatı'nı (The Life of Chuck) sinemaya taşıyor. Girişte konusunu özetlediğim yapımda öykünün öne çıkan karakterini hemen tanımıyoruz, önce billboard'lar üzerinden gizemli bir şekilde ortaya çıkıyor. Sonrasında geriye doğru uzanan adımlar vasıtasıyla kendisini yakından tanıyor ve çarpıcı hikâyesine şahitlik ediyoruz.

'Chuck'ın Hayatı' anlatısını üç bölümden oluşturuyor ve dünyanın yaşadığı felaket ortamında start alırken sonrasında Chuck'ın yetişkinliğine ve nihayetinde çocukluğuna uzanıyoruz. Filmin en heyecanlı anları ikinci perdede karşımıza geliyor: Chuck bir konferans dolayısıyla gittiği kasabanın meydanında zaman geçirirken sokak müzisyeni Taylor Franck'in davulundan yükselen melodiye kendini kaptırıyor ve evrak çantasını bir kenara koyup enfes dans figürleriyle ortama neşe ve mutluluk aşılıyor.

Derken kalabalığın içindeki, erkek arkadaşı tarafından terk edilen Janice Halliday, mutsuzluğuna ve moral bozukluğuna rağmen Chuck'ın partneri olarak meseleye dahil oluyor. İkili meydandaki bütün kalabalığı ortak bir şenliğin parçası haline getiriyor.

Haberin Devamı

Açık söylemek gerekirse bu bölüm, sokak müzisyeninin ritmine eşlik eden iki dansçının kimyası, uyumu ve spontane koreografileriyle unutulmaz bir zirveye dönüşüyor. Kimi yabancı eleştirmenlerin belirttiği gibi belki ortada Fred Astaire'in zarafeti, büyüsü ya da John Travolta'nın çekim gücü yok ama bana kalırsa filmin dans sahneleri 'Singin' in the Rain', 'West Side Story', 'Grease' ve 'Saturday Night Fever' gibi klasiklerin dahil olduğu grupta kendine rahatlıkla yer bulabilir.

Üçüncü bölümdeyse Chuck'ın çocukluğuna gidiyoruz. 7 yaşındayken bir kazada anne ve babasını kaybettiğini ve ardından büyükannesi Sarah ve büyükbabası Albie tarafından büyütüldüğünü öğreniyoruz. Bu arada Sarah'nın torununu dansa teşvik ettiğinin ve beden eğitimi öğretmeni Rohrbacher sayesinde zorlu dönemeçleri geçtiğinin farkına varıyoruz. Gittikleri kulüpte, boyu kendinden uzun Cat McCoy'la dans eden minik Chuck kasabanın meydanındaki enfes gösterisinin provasını daha o yıllarda yapmış gibidir. Bir de dedesi Albie'nin asla girmemesi gerektiğini söylediği ve yasakladığı evlerinin çatı katına dair bir gizem var ki o da filmin bir başka sırrı ve güzelliği...

Haberin Devamı

Stephen King eserleri itibariyle bir korku ve gerilim ustası olarak bilinse de onun sinemada kitleler üzerinde etki bırakan kimi çarpıcı uyarlamalarının insanlığa dair derin, hüzünlü ve yer yer trajik unsurlar anlattığı da bir gerçektir. Bu cephede ilk elde akla 'Esaretin Bedeli' (The Shawshank Redemption, 1994) ya da 'Yeşil Yol' (The Green Mile, 1999) gelir, sanırım bundan böyle 'Chuck'ın Hayatı'nı da bu yapımların yanına ekleyeceğiz.

'Kendi Şarkım'

Yetişkin (dans eden) Chuck'ta Marvel Evreni'nin Loki'si Tom Hiddleston'ı görüyoruz. Büyükanne Sarah'yı Mia Sara, dede Albie'yi 'Star Wars' serisinin Luke Skywalker'ı Mark Hamill canlandırıyor. Öğretmen Marty Anderson'da Chiwetel Ejiofor, Felicia'da Karen Gillan var. Çocuk ve genç Chuck'ları Cody Flanagan (7 yaşı), Benjamin Pajak (11 yaşı) ve Jacob Tremblay (17 yaşı) oynuyor. Chuck'ın meydandaki dans partneri Janice'te Annalise Basso'yu, beden öğretmeni Rohrbacher'da Samantha Sloyan'ı, Chuck'ı Amerikan edebiyatının en etkileyici şairlerinden Walt Whitman'la ve ünlü şiiri 'Kendi Şarkım'la tanıştıran Richards'ta Kate Siegel'ı izlediğimiz film bana kalırsa yılın en iyilerinden...