Emine Yıldırım'ın, hayaletlerle arkadaşlık yapan Defne'nin annesini arama sürecini anlatan ilk uzun metrajlı çalışması "Gündüz Apollon Gece Athena", dünya prömiyerini yaptığı Tokyo Film Festivali'nde 'Asya'nın Geleceği' bölümünde 'en iyi film' seçilmişti. Yapım, Adana Altın Koza Film Festivali'nde de 'Kadir Beycioğlu Jüri Özel Ödülü'nü kazandı. Yıldırım'la filmi ve sinemanın dertleri üzerine konuştuk.
◊ Filmin fantastik bir komedi yapısına sahip olsa da gerçeklere değdiği noktalarda hüzün yayıyor, bazı yerlerinde de sertleşiyor. Böylesi bir yapı nereden aklına geldi
- Katmanlı ve oyuncaklı hikâye yapılarını çok severim. Ursula Le Guin'in ilmek ilmek kurduğu fantastik ama duygusal olarak hakiki dünyaları bana her zaman ilham oldu. Uzun süredir hem kendi ruh halim hem de memleketin ruh haliyle ilgili bir iş yapmak istiyordum ama kendi bakış açımla... İçinde hüznü ve acıyı barındıran ama bir taraftan şefkat, mizah ve dayanışmayı ön plana çıkaran bir hikâye yazmak istiyordum. Hayatımın bu noktasında artık bir köşeye sıkışmaktansa, bu köşeden çıkmanın yollarını arıyorum, bu film o açıdan bana şifa oldu. Ama bir taraftan da şifanın yolu yapay bir optimizmden geçmiyor kanımca, hüznü kabullenmekten geçiyor.
Haberin Devamı◊ Kısa filmin "Kadıköy'ün En İyi Falcısı"nın kahramanı, hayaletleri görme yetisine sahip Defne'ydi. "Gündüz Apollon Gece Athena"nın ana karakteri de aynı yetilere ve isme sahip. Bu benzerlik konusunda neler söylersin
- Zaten ikisi aynı karakter. Kısa film, uzun metraja bir geçiş süreci gibiydi benim için. Defne karakteri asosyal ve insanlardan hoşlanmıyor. Gel gör ki hayat ona hayaletler kisvesi altında daha çok insan fırlatıyor. İnsanlardan hiçbir şekilde kaçamıyor. Bu ironi çok hoşuma gidiyordu. Hayatta da hep en korktuğun ve kaçmaya çalıştığın şeyler başına gelir. Aslında iki hikâye de Defne'nin insanlık hallerini kabul edişi ve kendi insanlığını keşfetme süreci hakkında diyebiliriz.
◊ Filminde hayaletler ön planda. Hayaletlere inanıyor musun
- Bizde yer ettikleri hafıza ve ölmeden önce bize bıraktıkları parıltıya inanıyorum. Anneannem vefat ettikten sonra birkaç kere rüyamda beni ziyaret etti. Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama açıklamak da çok önemli değil. Bir insanın geride bıraktığı sevgiye tutunmak kadar doğal bir şey yok.
Haberin Devamı1907'DE GEÇEN BİR KORKUFİLMİ ÇEKECEĞİM
◊ Sonraki sinemasal yolculuğunda hayaletlere yer olacak mı
- Bilmiyorum bir sonraki yolculukta hangi sulara yelken açacağım ama tür sinemasını çok seviyorum. Dolayısıyla hayaletler olur mu olmaz mı bir şey diyemem. Ama şunu söyleyebilirim; şu anda 1907'de geçen bir korku filmi üzerinde çalışıyorum. Hayaletler yok ama Cumhuriyet öncesi yokmuş gibi varsayılan, ancak kadın tarihçilerin ve akademisyenlerin sayesinde bize hatırlatılan kadın hareketinden esinlenerek yazıyorum bu hikâyeyi.
JAPONYA BENİ ŞAŞIRTTI
◊ "Gündüz Apollon Gece Athena"nın Tokyo ve Adana'da aldığı ödüller hakkında neler söylersin
- Çok seviniyorum. Japonya zaten beni çok şaşırtmış ve mutlu etmişti, filmin bu kadar benimseneceğini tahmin etmiyorduk. Ama demek ki evrensel bir yerden hikâye geçiyor seyirciye. Adana çok önemliydi, filme kendi memleketimde sırt çevrilseydi üzülürdüm. Neticede filmi bu topraklarda yaşayan seyirci için yaptık öncelikli olarak. Dolayısıyla bu kadar kucaklanması hoşuma gidiyor.