'Sen insanlığın resmini yapabilir misin Samet'

Nuri Bilge Ceylan imzalı, 197 dakikalık 'Kuru Otlar Üstüne' Doğu'da bir okulda resim öğretmenliği yapan Samet ve yakın çevresi üzerinden insan ruhunun derinliklerinde dolaşırken iyiliğin ve kötülüğün bahçelerine uğruyor. Kadrodaki isimlerden Merve Dizdar filmdeki performansıyla bu yıl Cannes'da En İyi Kadın Oyuncu ödülüne uzanmıştı.

Doğu'da, karların üzerini örttüğü bir köy ve burada, dört yılını doldurmaya ve ilk fırsatta İstanbul'a tayinini aldırmaya hazırlanan bir resim öğretmeni Samet... En yakın arkadaşı, aynı evi paylaştıkları meslektaşı Kenan'dır. Bu, ritüelleri belli yörede beklenmedik bir mesele kapılarını çalar. Sınıfta yapılan bir aramada, Samet'in en çok sevdiği öğrencisi konumundaki Sevim'in çantasında bir aşk mektubu bulunur. Bu mektubun kime yazıldığı bellidir; sonrasında iş büyür ve iki ev arkadaşı bazı kız öğrencilere daha fazla yakınlık gösterdikleri gerekçesiyle suçlandıklarını anlarlar. Okul yönetimi ve yörenin Milli Eğitim Müdürlüğü meseleyi resmiyete dökmez ama dikkatli olmaları konusunda sözlü uyarıda bulunur. Derken ikilinin önlerinde yeni bir keşif adası belirir; yakın kasabadaki İngilizce öğretmeni Nuray. Samet, ailesinin ısrarla evlendirmek istediği Kenan için Nuray'ın doğru bir aday olduğu düşüncesindedir lakin samimiyet çemberi ilerledikçe bu üç genç insan arasındaki gelgitler farklı güzergâhlarda seyredecektir...

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Nuri Bilge Ceylan'ın ilk kez bu yıl Cannes Film Festivali'nde gösterilen son filmi 'Kuru Otlar Üstüne'nin konusu kısaca böyle. Sinemamızın uluslararası sularda en bilinen ismi konumundaki 'auteur' yönetmenimiz, senaryosunu Akın Aksu ve Ebru Ceylan'la birlikte kaleme aldığı söz konusu yapıtında genel olarak insan yüreğinin ve de ruhunun haritasında geziniyor. Öykü ilk başlarda MeToo meselesine ilişkin sularda dolaşsa da çok geçmeden farklı bir denize açılıyor. 'Kuru Otlar Üstüne'nin ana karakteri Samet ilk olarak herkesin sevdiği, cana yakın, yardımsever bir öğretmen profilinde karşımıza geliyor. Lakin zaman ilerledikçe ve karşısına kimi dönemeçler çıktıkça ruhunun derinliklerindeki kötülükler giderek yüzeye vuruyor. Önce tam olarak net bir şekilde ifade edilemeyen taciz suçlamasının ardından sınıfta yöreye, yörenin insan yapısına ve gelecekte bu sınırlar dahilindeki öğrencilerine "Zaten bir şey olacağınız yok, ileride bir şeyler ekerek hayatınızı geçireceksiniz" mealinde sözlerle öfkesini kusuyor. Sonrasında başlarda kendisine layık görmediği (!) Nuray'ın Kenan'la yakınlaşması onun için adeta mesele haline geliyor ve ardından genç kadının özgür kimliğinden, zekâsından, hayattaki duruşundan etkilenerek onu ele geçirilecek bir mevzi konumuna yükseltiyor.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Genel çizgileri itibariyle iyinin ve kötünün bahçesinde dolaşan; insan denen muammanın kuytularına inen ve oradan yalnızlık, megalomani, küstahlık, ilgi, kendini beğenme, kıskançlık, bencillik, intikam gibi temel meselelere uğrayan bir yapıt var karşımızda. 'Kuru Otlar Üstüne' biçim ve dertler bakımından 'Kış Uykusu'yla 'Ahlat Ağacı'nı tamamlayan bir noktada duruyor (Bu arada Samet'i, çıkışsızlıkları, yöre ve insanlarına olan öfkesi itibariyle 'Kış Uykusu'nun eski tiyatro oyuncusu karakteri Aydın'a daha çok benzettim). Öte yandan bir-iki sahne dışında bütün öykünün karlı bir ortamda geçmesi ve bembeyaz bir örtünün yardımıyla sağlanan görsel estetik açısından da bu son adımı izlerken 'Kış Uykusu'nun yanı sıra 'Uzak' da akla geliyor. Ayrıca 'Kuru Otlar Üstüne'de Ceylan'ın son dönemdeki alameti farikası olarak dikkat çeken uzun diyaloglar yine öne çıkıyor. Lakin bu kez sanki daha bir ustalaşmış bir yapı ve örgüyle karşılaşıyor hissine kapılıyoruz.
Bu durumun kıyıya vurduğu en belirgin yanlardan biri de filmin doruk noktası olan Samet'in Nuray'ın evine gittiği akşam yemeği bölümüydü. Burada siyasi konumları açısından biri solcu diğeri liberal noktalarda bulunan ikilinin sizi hemen ritmine ortak eden karşılıklı atışmaları, hem içerik hem de gelgitleri açısından son derece sürükleyiciydi.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

EN POLİTİK FİLMİ...

Benden önce film üzerine kalem oynatanların da belirttiği gibi 'Kuru Otlar Üstüne' Ceylan'ın en politik filmi aynı zamanda. Ana karakterlerden Nuray, Ankara Garı saldırısında bacağının bir kısmını kaybetmiş, Kenan'ın yakını bir öğretmeni PKK katletmiş, annesinin her gece eve gelene kadar camda beklediği Feyyaz'ın babası da yıllar önce faili meçhul olmuş. Altın Koza'daki gösterim sonrası düzenlenen basın toplantısında sinemasındaki bu politik dokunuş (sinema yazarı arkadaşımız Olkan Özyurt tarafından) kendisine soruldu. Ceylan'ın cevabı şöyleydi: "Tanıdığımız bir arkadaşımızın hikâyesi bu. Ankara Garı patlamasında yaralanmıştı ve bölgede öğretmenlik yapıyordu. Onun hikâyesine odaklanınca patlama filme girdi. Tabii bölgede çekim yapınca o yörenin somut gerçekleri de filme sirayet ediyor. Bu tür meseleleri çok dikkatli kullanmak gerekiyor. Çünkü politikanın bir sanat eserinin, bir filmin önüne geçmesini istemiyorum. Ama öte yandan politikanın baskıladığı gerçekler, olgular, durumlar var; onları görünür kılmak da sanatçının görevi."

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Ceylan sineması bilindiği gibi kaynaklarını Rus edebiyatından alan ve buradan filizlenen bir yapıya sahip; 'Kuru Otlar Üstüne'de de Çehov ve Dostoyevski etkileri görülürken bir parça da sanki Nabokov'a göndermeler var... Bu veriler eşliğinde filmi insan doğası üzerine geniş bir coğrafyada dolaşan ve derinleşen bir romanın görsel ifadesi olarak nitelendirmek de mümkün tabii ki. Akın Aksu'nun öğretmenlik deneyiminden süzülüp gelen anılar üzerine Ebru Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan ortaklığıyla inşa edilen senaryo yerelden evrensele ulaşırken Türkiye'nin kendine özgü dertlerini, problemlerini de taradığı alanlara eklemiş.