Özel hayatında kötü bir dönemden geçen yönetmen Levent ve taşrada yaşayıp filmlerine hayran olan Aliye'nin sesli mesajlar vasıtasıyla ona seslenişi... Pelin Esmer, Adana Altın Koza'dan 8 ödülle dönen yeni filmi 'O da Bir Şey mi'de yalnızlığın çeşitli tonlarında dolaşırken iyi bir hikâye anlatıcısı olduğunu gösteriyor.
Söke'de eski bir otelde gündüzleri temizlik yapan, geceleri mekânın barında garson olan Aliye için sinema, taşradaki küçük dünyasını büyüten kocaman bir penceredir. Dolayısıyla ilçedeki festival için Söke'ye gelen ve oteldeki salonda filmi gösterildikten sonra seyircilerin sorularını yanıtlayan yönetmen Levent yeni bir umut adresine dönüşür. Aliye hayatının kimi evrelerini ses kaydı olarak yönetmene yollar. Zor bir dönemden geçen ve yeni filmine kadın oyuncu arayan Levent içinse bu mesajların sahibi, zihninde oluşan bir gizemin ifadesidir. Zaman içinde ikilinin yolları kesişecektir.
Biri kentli, diğeri taşralı
Pelin Esmer'in dünya prömiyerini Rotterdam'da yaptıktan sonra Türkiye'de önce İstanbul Film Festivali'nde, sonra da Adana Altın Koza'da izleyiciyle buluşan son çalışması 'O da Bir Şey mi' bu hafta vizyona giriyor. İstanbul'da En İyi Senaryo'yu alan, Adana'dan da En İyi Film, En İyi Yönetmen dahil tam 8 ödülle dönen yapım, biri kentli diğeri taşralı, farklı dünyalara sahip ama sıkışmışlığını aşmak için birbirine tutunmak isteyen iki karakterin sularında geziniyor.
Haberin DevamıFilmin bence en sürükleyici unsuru Aliye'nin varlığını Levent'in zihninde şekillenen gizem üzerinden kurması olmuş. Şöyle ki kamera otele ait Aspasia adlı barda gezinirken bankonun önünde dizilip sohbet edenleri görüyoruz. Tezgâhın arkasındaki penceremsi nokta, arkadaki mutfakta çalışan Aliye'yi boşları alırken veya içkileri servise hazırlarken elleri vasıtasıyla meselelere dahil ediyor. Herkes gibi Levent de bu ellerin sahibini merak ediyor. Sonrasında İstanbul'a dönüp kendi hayatına devam ederken gelen sesli mesajlar da merakını yükseltiyor.
Yönetmenin dünyasına baktığımızda artık evliliğini sonlandırma noktasına gelmiş bir portreyi görüyoruz. Filmleri başarılı ama hayat cephesinde zorluklar yaşayan biri Levent. Bu konuda onu en yakından tanıyan kişi de elbette annesi. Ayrılık sürecinde bir yandan işyerinde yatıp yeni filmi için olası oyunculara ilişkin görüntüleri izlerken sık sık ana ocağına gidip aradığı şefkati bulmaya çalışıyor. Levent'le annesi Nigâr arasındaki ilişki filmin en derin hatlarından biri. Yönetmenin bocalama döneminde annesi oğluna ilişkin birçok güzel tespit yapıyor. Mesela oğlunun balonlara tüfek attırarak hayatını kazanan minik Caner'i kısa filminde oynatma çabasını anlamlandırmaya çalışırken "Konu ne" diye soruyor. Levent'in "Erkeklik travması" cevabı karşısındaysa "Bıktım sizin travmalarınızdan, gene ne olmuş" diyerek meselenin absürtlüğünü vurguluyor ama bence asıl önemlisi Pelin Esmer uzunca bir süredir sinemamızda anlatılan erkek hikâyelerine göndermede bulunuyor.
Haberin DevamıO DA BİR ŞEY Mİ
◊ Yönetmen: Pelin Esmer
◊ Oyuncular: Timuçin Esen, Merve Asya Özgür, İpek Bilgin, Nur Sürer, Mehmet Kurtuluş, Sermet Yeşil, Şebnem Hassanisoughi, Oğuz Kara, Asiye Dinçsoy, Nilay Erdönmez, Laçin Ceylan, Ayşenil Şamlıoğlu, Fehmi Karaarslan, Deniz Karaoğlu, Cüneyt Yalaz, Berfu Öngören, Sedat Kalkavan, Erdi Kökerer
Türkiye-Bulgaristan-Romanya ortak yapımı
Genel akış içinde Levent, Aliye'nin kendine seslenişlerinde yeni bir ses, soluk, yol haritası buluyor. Öte yandan onu kendi sularına çekmek, yani filminde oynatmak istiyor. İki kız kardeşiyle yaşayan, babasının bir türlü kavuşamadığı eski sevgilisinin ismini almış olan Aliye'yse çalıştığı otelde hizmet ettiği insanların hayatlarına sızıyor ve onların karakterlerine bürünüp ayna karşısına geçerek başka kimlikler üzerinden oyun oynuyor. Dolayısıyla onda hikâye bol. Hal böyle olunca biz seyirciler Aliye'nin anlattıklarının hangisinin gerçek, hangisinin hayal dünyasının ürünü olduğunu idrak etmede bir süre zorluk yaşıyoruz.
Haberin Devamıİşte bu noktada 'O da Bir Şey mi' kıvamını buluyor ve filmi izleyen kimi yabancı eleştirmenlerin de altını çizdiği gibi yönetmeni Pelin Esmer bize çok iyi bir hikâye anlatıcısı olduğunu hatırlatıyor. Üstelik Esmer'in kaleme aldığı senaryoda yan karakterlerin ana artere bağlanan öyküleri de kulak vermeye değer. Örneğin ömrü taşra şarkıcısı olarak geçmiş Gülistan (o da kendi hayat hikâyesinin filme çekilmeye değer olduğunu yönetmen Levent'e anlatmaya çalışıyor), ilçeyi terk etmiş avukat Ahmet, ilçede halen görev yapan avukat Aynur ve gözaltına alındığı dönemde kendisine işkence yapan Macid'den intikamını alan Deniz...
'Aşk ne tanrıdır ne insan'