Uluslararası arenada bir takımın seviyesini belirleyen temel kriterler vardır.
Bir tanesi şu: Eğer rakibiniz orta yuvarlağın az ilerisinden frikik kullanıyor ve siz dün Galatasaray'ın yediği 3'üncü golde olduğu gibi savunmanızı öne çıkarmıyor, ceza alanı ön çizgisine diziliyorsanız Şampiyonlar Ligi takımı olamazsınız. En üst seviyede yarışamazsınız. City'ye bakın, Barcelona'ya, PSG'ye bakın. Hepsinde duran top savunmasında aynı şeyi göreceksiniz. Uzaydan gelen orta sonucu frikik golü yemezler. Çünkü savunmayı öne çıkarırlar. Dün Galatasaray'ın 45+4'te yediği frikik golünde olduğu gibi ceza alanı ön çizgisine dizilme amatörlüğünü yapmazlar.
Yine uluslararası arenada bir teknik direktörün seviyesini belirleyen temel kriterler de vardır bana göre.
Bunların bir tanesi, belki birincisi, büyük maçlarda ani-büyük-panik kararlar almamak, sakin kalmak, en iyi bildiğin 11'le ve oyunla oynamaktır. Büyük hoca, büyük maçta sakin kalan hocadır. Bu sezon Galatasaray 5 resmi maça çıkmış, beşine de savunma göbeğinde Davinson-Abdülkerim başlamış. Savunma göbeği istikrar işidir, uyum işidir. Eğer sen 18 Eylül'de Devler Ligi ilk maçında Singo-Davinson ikilisiyle başlayacaksan, önce bunu ligde birkaç müsabakada test etmelisin. Bir savunma ikilisi ilk kez ilk 11'de Şampiyonlar Ligi'nde Almanya deplasmanında denenmez. Üstelik dün Singo'yu sağ, Davinson'u sol stopere koyarak, Galatasaray'ın en iyisi Davinson'un da ayarlarını bozdu Okan Buruk... Buruk, benzer bir hatayı geçen sezon Alkmaar önünde de yaptı. Makine düzenine zorla Cuesta'yı soktu, üçlü savunmaya döndü. Hüsranla veda etti Avrupa'ya. Büyük hoca, büyük maçlarda şaşırmaz. Sakin kalır.