80'lerin sonu-90'ların başıydı. Sovyetler Birliği ve Yugoslavya henüz dağılmamışlardı. UEFA üyesi ülke sayısı 32 idi. Futbolda üç Avrupa kupası vardı ve her biri 32'şer takımla organize edilirdi. Kupalar beş turlu eliminasyon sistemiyle oynanırdı.
Tüm maçlar çarşamba günüydü. Ve genelde sadece ilk turda üç Türk takımını bir arada mücadele ederken izleyebilirdik. Zira o yıllarda asla 3 temsilcimiz birden geçemezdi ilk turu. Yine de o ilk turda, 3 temsilcimizin peş peşe sahaya çıkışı, her birinin turu geçme umudu, milletçe televizyon başına kilitlerdi hepimizi. Bütün bir çarşamba günü nefesimizi tutmuş şekilde seyrederdik maçları. Günün sonunda genelde ulusça üzülürdük ama olsun, bir sonraki yıl yine umutlanmazdan vazgeçmezdik. Şerefli mağlubiyetler dönemiydi zira o yıllar Türk futbolunda.
FiKSTÜR TALiHSiZLiKLERi ÜST ÜSTE
DÜN 90'lar çarşambasına benzer bir gece yaşadık Avrupa'da. Nasıl bir fikstür şanssızlığı ise, üç temsilcimiz birden deplasmanda bitirdiler grupları. Aynen Hollanda takımlarıyla Türklerin grupta toplam 6 maç yapıp bu 6 müsabakanın tamamını deplasmanda oynamamız gibi. Akıl mantık dışı bir fikstür talihsizliği... Dün ligi Hollanda'da bitiren iki temsilcimizden Galatasaray, Amsterdam Arena'dan çıkamadı. Aslında durum 1-0'ken Galatasaray maçı çevirecek pozisyonları yaratmıştı ama yine bir Berkan klasiğiyle müsabakanın fişi çekildi. Nasıl oluyorsa oluyor, transfer tıkanıyor, birileri sakatlanıyor, Galatasaray bir şekilde her sezon Avrupa'da kritik maçlara sol bekte Berkan'la çıkıyor! Geçen sene Sparta Prag maçları, bu sezon Ajax müsabakası. Enteresan gerçekten.

75