Şehir hastanelerinde usulsüzlükler devam ediyor

Bu köşede 2022 yılı Sağlık Bakanlığı Sayıştay Denetim Raporu'ndan şehir hastanelerindeki usulsüzlükleri yazmıştım. (24092023)

Sayıştay'ın bu yılki raporundan öğreniyoruz ki Sağlık Bakanlığı, Sayıştay denetçilerinin yaptıkları usulsüzlükleri düzeltmek yerine, daha da artırmış.

Cebimizden beş buruş çıkmayacak deniliyordu.

Sonradan söylem değiştirildi, "yatırım döneminde cebimizden beş kuruş çıkmayacak" denilmeye başkandı.

Otoyol ve köprü projelerinden farklı olarak, şehir hastanelerinde ödemelerin tamamını Sağlık Bakanlığı, yani vergi mükellefleri tarafından yapılmaktadır.

Sayıştay vergi mükelleflerince ödenen kira ve hizmet bedellerindeki usulsüzlükleri alfabetik olarak sıralamış.

O kadar çok usulsüzlük tespit etmişler ki alfabede "y" harfine kadar gelmişler.
Nasıl mı

Gelin bir bakalım.

USULSÜZLÜKLER

Maliye Bakanlığı 2015 yılında bir yönetmelik yayımladı ve idarelerin Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) sözleşmelerinden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini nasıl muhasebeleştireceğini düzenledi.
Bu yönetmeliğe uyulsaydı şehir hastanelerinden kaynaklanan yükümlülüklerinin büyüklüğünü görebilecektik.

Önce yönetmeliği hiç uygulamadılar. Bazı şehir hastanelerinde de yönetmeliğe halen uyulmuyormuş. Yönetmeliğe uyanlarda eksik ve hatalı kayıt tutuyorlarmış.

Bu nedenle de Bakanlığın şehir hastanelerinden kaynaklanan mevcut borç stoku gerçek değeri ile gösterilmiyormuş.

Bazı şehir hastanelerinde kira bedellerinde değişiklik yapılıyormuş. Bu değişikliklerde bilançolara yansıtılmıyormuş. (Artık bu değişiklikler kimin lehine ise.)
Değerli okur müjdemi isterim.

Şehir hastanelerinde kira bedelleri Türk Lirası cinsinden belirlenir üç ayda bir TÜFEÜFE ortalaması veya artış daha yüksekse döviz üzerinden artırıldı.

Sayıştay Raporundan öğreniyoruz ki şehir hastanelerinin kira bedelleri de dövize çevrilmiş. Otoyol ve köprü projelerine özenmişler herhalde.

Şehir hastanelerinin sözleşme süresi iki aşamadan oluşur. Birincisi inşaat, ikincisi de işletme süresi.
İnşaat belirlenen süreden önce bitirilirse; kalan süre bonus olarak işletme süresine ekleniyor.
İdare sözleşme yürürlüğe girmeden yer teslimini yapmış ve işletmeciler inşaata başlamış ve bayağı bir yol almışlar.

Sözleşmeye göre resmi inşaat süresi başladığında işletmeci imalatı önemli ölçüde tamamlamış. İnşaat resmi süresinden önce bitirildiğinden, kalan süre bonus olarak işletme süresine eklenmiş.

Sayıştay bu usulsüzlüğe önceki raporlarında da eleştiri getiriyor ve Ali Cengiz oyunuyla verilen süre bonusunun düşürülmesini istiyor, ama Bakanlık ısrarla oralı olmuyor.
Sadece bu değil ki.

Daha bir sürü usulsüzlük var.

Görevli şirketlerin sözleşmeye göre çok sayıda ekipman sağlaması gerekiyor. Ancak bunların tamamını ya sağlamıyorlar ya da sağlasalar bile atıl biçimde tutuyorlar.

İdare buna rağmen kira bedellerinde bir kesintiye gitmiyor.

Tabii ki tıbbi malzeme olmadığından bazı sağlık hizmetleri sunulamıyor. Bakanlık sunulamayan bu hizmetlerin bedellerini de ödüyor.

Çifte kavrulmuş fıstıklı lokum.

Kıyamam.

Bizimkiler çift kavurmayla yetinirler mi Lokumu üçüncü kez kavuruyorlar.

İşletmeler şehir hastanelerinde belirli alanları hizmet sunulmasına imkân sağlayacak şekilde tamamlamamışlar.

Ancak Bakanlık biricik şirketlerine kıyamamış, hem bu alanlar için kira bedeli hem de bu alanlarda sunulamayan hizmetler için hizmet bedeli ödemiş.

Kavurmaya devam.

Ya işletmemeler bitirememiş ya da Bakanlık vazgeçmiş ve sonuçta bazı inşaat işleri eksik kalmış. Ancak kira bedeli eksilmemiş.

Görevli şirketler tıbbi hizmet verilecek inşaat alanlarını tamamlamamış, ama ticari hizmet verdikleri alanları tamamlamışlar ve hatta sözleşmede belirlenenlerin de üzerine çıkmışlar.

Aman biricik şirketleri daha çok kazansın.

Aslında bu hataların maliyetlerinin hesaplanması ve Bakanlık ile görevli şirketler arasında mahsuplaşma yapılması gerekmektedir.

Bakanlık 17.02.2021 tarihli ve E-60741449-755.01-694 sayılı Makam Oluru ile çeşitli disiplinlerde mahsuplaşma komisyonları kurmuş, ancak 2003 yılı sonu itibariyle mahsuplaşma çalışmaları neticelendirilmemiş.

Sayıştay denetçileri bu mahsuplaşmanın üç yılda neden gerçekleşmediğini Bakanlığa sormuş tabii ki.
Bakanlık ise pilot proje olarak Bilkent Şehir Hastanesinde bir takım mahsuplaşmalara gidildiğini ve buradaki yöntemin diğer sözleşmelerde de uygulanacağını belirtmiş. Ancak önemli konularda da uyuşmazlıkları varmış.

Bakanlık "imalat mahsuplaşması haricinde, eksik imalatların hizmet bedellerine etkisinin belirlenmesinde Sözleşme ve mevzuat anlamında tereddütler olduğunu belirtmiş ve eksik imalat veya eksik cihazların hizmet bedellerine etkisinin hesaplanması yönteminde ise ihale tekliflerinde alt kırılımlar olmaması nedeniyle zorluklar yaşandığını" ifade etmiş.

Yani Bakanlık demiş oluyor ki biz şartname, ihale ve sözleşme aşamalarında bunları öngöremedik, şimdi de işin içerisinden çıkamıyoruz.

Hep söylerim.

KÖİ projeleri siyaseten belirlenir, bürokratlar da sonucu düşünmeden haldur huldur bu projeleri gerçekleştirmeye çalışır.

Bu tespitim iyi niyetli bir yaklaşım.

Sayıştay bu cavabı manidar bulmuş ve şu değerlendirmeyi yapmış.

"Eksik işlerin hizmete etkisinin değerlendirilmesinde yöntem belirsizliği ve süreç zorluğu İdare tarafından öne sürülse de iş artışı yapılması halinde hizmet değişikliği için benimsenen bir yöntem olduğu bilindiğinden, iş eksikliği niteliğinde olan eksik işler için de İdare tarafından bir hizmet değişikliği yöntemi benimsenmesi gerekmektedir."