Enteresan bakanlarımız var.
Adalet Bakanı düzenli ve sürekli biçimde "Türkiye demokratik bir hukuk devletidir" söylemini tekrar ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı (HMB) ise "ekonomik programımız" çalışıyor şeklinde bir söylemi sürekli ve düzenli biçimde dillendiriyor.
İkisinin söylemlerinden şunu anlıyoruz ki Türkiye'de hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku var ve ekonomik program yok.
Nasıl mı
Gelin bir bakalım.
VERGİHMB 6 Haziran, 2023'de göreve gelince, kamuoyunda kendisinin bir "istikrar programı" tasarlayacağı beklentisi vardı.
Oysa Bakan 3 ay hiçbir şey yapmadı ve 5 Eylül, 2023 tarihinde rutin biçimde açıklanan Orta Vadeli Programa "ekonomik programımız" diyerek sahiplendi.
Ortada tanımlı bir istikrar programı yok.
En büyük faaliyet, Merkez Bankasının sıkı para politikasıdır.
Bir de Hazine ve Maliye Bakanlığının vatandaştan tırtıkladığı paralar var.
Bakan göreve gelir gelmez KDV oranlarını artırdı.
Yetmedi yılda iki defa alınan motorlu taşıtlar vergisini (MTV) dörde çıkardı.
8 yaşımdaki arabama MTV'yi ben de 4 defa ödedim, 30 milyon liralık dört çeker cipe binenler de 4 defa ödedi.
Ne adalet!
Borsa işlemlerine ve kripto paralara vergi getirilmesi konusunda 2024 Haziranında Cumhurbaşkanına sunuş yaptılar.
Noldi
Borsa lobisi Bakanın bileğini büktü ve bu vergi getirilemedi.
Neymiş, işlem vergisi getirilirse yabancı yatırımcı borsaya gelmezmiş.
Zaten Bakanın ana görevi de "sıcak parayı ülkeye çekmek."
Yakınlarda da yurtdışı çıkış harcına zam yaptılar.
Bakan geçmişte yurt dışı çıkış harcını şu şekilde savunmuştu: "İmkânı olan yurt dışına gidebiliyor, imkânı olmayan yurt dışına gidebilir mi Tabii ki imkânı olup yurt dışına gidenden vergi alacağız."
Bu açıklamada kritik ibare, "imkânı olandır."
Madem imkânı olandan harç alacağız, alalım.
KARA PARANIN AKLANMASIDeğerli gazeteci Timur Soykan Onlar TV'de anlattı ve Birgün gazetesindeki köşesinde de ayrıntılı biçimde yazdı.
Yakınlarda şirketlerine kayyım atanan bir grup var.
Can Holding.
Savcılık iddianamesine göre 121 şirketi bulunan bu holdingin esas faaliyeti sigara kaçakçılığıymış.
Şirket sigara kaçakçılığından vergisiz kazandığı parayı aklamak için, Türkiye'nin en büyük zincir okullarından birisi olan Doğa Kolejini satın almış.
Köklü bir vakıf üniversitesi olan Bilgi Üniversitesini satın almış.
Habertürk medya grubunu satın almış.
Holdingin enerji ve petrol dağıtımı, dayanıklı tüketim, teknoloji ürünleri, turizm ve sağlık alanında büyük yatırımları varmış.
Savcılık 88 milyar liralık bir kara para trafiği olduğunu iddia ediyormuş.
Üstüne, dolaşıma hala sokulmayan kara para var imiş.
Değerli Timur "Benzer çok sayıda kara para faaliyeti devam ediyor ve siyasetin koruması altında sınırsız büyüyorlar" diyor.(13/9/2025)
Holdingin Menzil tarikatıyla da ilişkisi varmış.
Sayın Bakan imkânı olan bu holdingin kara parasından vergi almayı düşündünüz mü hiç.
Bence düşünmeyin.
Neden mi
Düşünenin koltuğu gidiyor.
Nasıl mı
Devam edelim.
KUMAR EKONOMİSİ!Türkiye'de servet incelemesi 1980'lerin başlarında kaldırıldı.
Hazine 1987 yılında piyasalardan doğrudan borçlanmaya başladı.
1989 yılında sermaye hareketlerine serbesti getirildi.
Böylece yabancılar da Hazineye borç vermeye başladı.
O dönem, "bıyıklı yabancı" diye bir kavram ortaya çıktı.
Kara para kazanan Türk vatandaşları, yabancı sermaye kimliğiyle Hazineye borç veriyordu.
Bıyıklı yabancı kavramı bu işlemin yansımasıydı.
Yani devlet kara paracılardan vergi almıyor, borç alıyordu.
1997 yılında Maliye Bakanı olan Zekeriya Temizel buna "kumarhane ekonomisi" diyordu.
Kumarhane ekonomisiyle mücadele için önce 1998 Bütçe Kanunuyla Hazinenin borçlanmasına sınırlama getirildi.