Çevrenin betonla ve madenle imtihanı
Yıllar önce bir KÖİ toplantısında, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) temsilcisine, "Bankanız şehir hastaneleri projelerine finansman sağlama konusunda çok aktif, ancak ulaştırma kredilerine nedense mesafe koyuyor" diye sormuştum.
Cevabını biliyordum aslında, ama toplantıya katılan 100 civarındaki katılımcının da duymasını istemiştim.
Sorunun muhatabı, "Bankanın ulaştırma politikası nedeniyle kredi vermiyoruz" şeklinde cevap verdi ve ulaştırma politikasının ne olduğunu ise açıklamadı.
Tekrar söz alarak, EBRD'nin ulaştırma politikasını ben açıkladım.
"Banka çevreyi mahvedecek ulaştırma projelerine kredi vermiyor."
Sizin anlayacağınız, kefere bizim topraklardaki yeşile ve yaban hayatına yetkililerimizden daha çok önem veriyor.
Nasıl mı
Gelin bir bakalım.
Değerli okur artık hepiniz biliyorsunuz.
İktidarın bir Kuzey Marmara Projesi var.
Bu proje kapsamında, İstanbul'da kuzey ormanlarının orta yerine yeni bir şehir kurmak istiyorlar.
Bölge imara açıldığında, yaratılacak rantın boyutunu siz düşünün artık.
Bu ranttan pay alabilecekler için bayağı büyük bir lokma söz konusu.
Önce Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsünün inşaatına başlandı.
(Hâlbuki Sayın Cumhurbaşkanı, İBB Başkanı olduğu 1995 yılında "Üçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul`un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur" demişti.)
Bu projenin hayata geçirilmesi için Dünyanın en iyi üçüncü havalimanı kapatıldı ve kuzey ormanlarının olduğu bölgeye İstanbul Havalimanı yapıldı.
Halbuki, Atatürk havalimanına yapılacak ilave bir pist ile İstanbul'un havayolu ulaştırması sorunu önemli ölçüde çözülecekti.
Oysa yetkililer, 1,2 milyar dolar maliyetli yeni bir pist yerine, 10,2 milyar Euro maliyeti (yaklaşık 12 milyar dolar) Dünyanın en pahalı 4. havalimanı projesini tercih etti.
Yetmedi bir de 15 yıldır masada bekleyen Kanal İstanbul projesi var.
Yavuz Sultan Köprüsü, ÇED raporundan muaftır tartışmaları yapıldı.
Karayolları Genel Müdürlüğü, muafiyete rağmen yabancı yatırımcılar için ÇED raporu hazırladıklarını söylemişti.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nin Değerlendirme Raporuna (2010) göre Yavuz Sultan Selim Köprüsü İstanbul'daki orman alanlarının %46'sını, su havzalarının %18'ini ve tarım alanlarının %43'ünü olumsuz etkiliyor.
Tabii ki yabancı bankalar doğal ve yaban hayatı tahrip edecek bu projeye kredi vermedi doğal olarak.
Krediyi Türk bankaları verdi.
2018 yılında yayımlanan Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirme raporuna göre Kuzey Marmara Otoyolunun Asya bölümündeki arazilerin % 79'u tarım arazisi. % 8'i de meşe ağırlıklı orman arazisidir.
Otoyol inşaatı için sökülecek ağaç sayısı 864 bin 99'dur.
Otoyolun Avrupa kısmındaki inşaat için kullanılan arazinin %65'i tarım alanı ve meradır.
Arazinin yaklaşık % 14'ü ise ormanlık alanıdır. Orman alanlarında kesilecek ağaç sayısı ise 126 bin 217'dir.
ÇED raporuna göre İstanbul Havalimanının oturduğu arazinin %72'si ormanlık alandan oluşuyor! %8'si göl ve % 6'sı da tarım arazisidir.
Çevre duyarlılığı olan yabancı bankalar bu iki projeye de kredi vermedi.
Oysa EBRD Antalya Havalimanının yeniden finansmanı için 30, Nisan 2025'te 315 milyon avroluk kredi sağladı.
Değerli okur EBRD yetkilisinin yazısını girişinde verdiği cevap daha bir anlam kazanıyor değil mi
Çevreyi mahvedecek ulaştırma projelerine yabancı bankalar kredi vermiyorlar.
Ancak Türk bankalarının çevre gibi bir dertleri yok anlaşılan.
Dedim ya masada bir de Kanal İstanbul projesi var.
ÇED raporuna göre, Kanal İstanbul projesinin çalışma alanının %52 ile en büyük bölümünü tarım arazileri oluşturuyor. Geriye kalan alanın %10,8'i göl, %8,1'i kıyı kumulları, %7,3'ü mera, %6,5'i çayır, %6,5'i fundalık, %4,1'i yerleşim ve %3,8'i orman alan alanlarından oluşuyor.
ÇED raporuna göre ormanlık alanda bulunan 200 bin 878 adet ağaç ya sökülecek ya da kesilecektir.
Maliyeti 60 milyar doları bulacak Kanal İstanbul projesine yabancı finansal kuruluşların kredi vermesi mümkün görülmüyor.
Türk bankalarında da bu kadar para yok.
Bu nedenle olsa Kanal İstanbul projesinin başlamasını beklemeden; TOKİ Avrupa Yakasındaki Sazlıdere Barajını tahrip etme pahasına, Barajın etrafında 24 bin konutun inşaatına başladı.
Yetkililer sadece beton için mi doğadan ve yaban hayattan vazgeçiyor.
Değerli okur bir de zeytinlikler sorunumuz var.
Nasıl mı
Devam edelim.
Bu iktidar ağaç kesimine gelen tepkiler üzerine, ağaçların taşınacağını ve/veya başka yerlerde yeni ağaçlar dikileceğini söylüyor.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı ve Dr. Mustafa Tan, Çiğdem Toker'e "ağaçların da Alzheimer benzeri hastalıklar geçirebileceğini, bir başka yere taşınabilse bile verimliliklerinin kalmayacağını … 2021 yılında Portekiz'de zeytin ağacı taşınmasının suç olarak belirlendiğini" söyledi. (18/7/2025)
12 Mart, 2024 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararıyla Muğla'nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı'nın çevresindeki 190 parsellik tarım arazisi, linyit madeni sahası olarak kullanılmak üzere Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldı.
Bölgedeki köylüler bu kararla zeytin ağaçlarının kesilmemesi için direnmeye başladılar.
Sayın Cumhurbaşkanı, 31 Mart, 2024 yerel yönetim seçimlerinden önce gelen bu tepkiler üzerine, yayımından sadece iki gün sonra 14 Mart, 2024 tarihinde bu Kararı yürürlükten kaldırdı.
Ancak maden lobisi kararlıydı.