Ne unutulmaz günlerdi.
Emperyalizm, haritaları Müslüman kanıyla yeniden çizmek için coğrafyamıza gelmişti.
Niyet apaçık belliydi.
Oysa iç savaş patlak verince Suriye'ye gidip dönen yandaş bir gazeteci;"Libya'da ve Mısır'da diktatörleri deviren mücahitler, şimdi de Suriye'de çarpışıyorlar!"demişti.
Bu kişilerin"Cihat"için Suriye'de olduklarını söylemişti!..
Oysa Arap Baharı'nın (!) başladığı ilk günden beri, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'yu yeniden şekillendirenprojenin sahibinin Amerika'nın önderliğindeki bazı Batı ülkeleriyle, İsrail olduğu biliniyordu.
Ortadoğu'daki operasyonda ise Suudi Arabistan, Katar, Emirlikler ve Türkiye, bu ülkelerin yanında yer alıyordu.
Esad'ın devrilmesinin hedeflendiği süreçte başrolü, Türkiye üstleniyordu!..
Ancak bakmasını bilenler ve bağımsız dış politika uzmanları için ürkütücü gerçek çırılçıplak görünüyordu:
Irak'tan sonra Suriye de bölünecek ve sıra İran'a gelecekti.
Muazzam petrol ve doğalgaz zenginliğine sahipOrtadoğu coğrafyasında Şii liderlerler gidecek, yerlerine Sünni yönetimler gelecekti.
Böylece Amerika, bölgedeki enerji kaynaklarının üzerine oturacak, İsrail de Şii İran kabusundan kurtulacaktı!...
İsrail'in güvenliği için Suriye'nin Kuzeydoğusunda PKK türevlerinden bir "garnizon devlet" kurulacaktı
Bu yapı ayrıca Büyük Kürdistan hayalinin de bir ayağını oluşturacaktı.