Gürsel Tekin'in şu tarihi mektubunu okur musunuz..

"Sayın Uğur Dündar,

14 ve 28 Mayıs tarihinde yapılan seçimleri değerlendirmeden önce tarihten beni çok etkileyen bir olayı bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Yıl 1918... Mondros Mütarekesi imzalanmış. Mustafa Kemal meşhur 'geldikleri gibi giderler' sözünü söyleyip İstanbul'a yerleşmiş. Pera Palas Oteli'nde kalıyor. Yaşanan ağır yenilgiden sonra bir çıkış yolu arıyor. Aynı tarihlerde İngiliz General Sir William Birdwood da karargahı ile birlikte Pera Palas Oteli'ne yerleşmiş durumda. anakkale Savaşı'nda Mustafa Kemal'e üç kez yenilmiş bu general, bir fırsatını bulup, Mustafa Kemal ile muharebe değerlendirmesi yapmak istiyor.

20 Kasım günü General Birdwood'un talebiyle iki komutan bir görüşme yapıyor. Burada İngiliz General Mustafa Kemal'e yalın bir soru soruyor: 'Sayın Komutan bizi nasıl yendiniz..'

Mustafa Kemal karşıdaki komutanın askerlik onurunu ezmek veya böbürlenmek istemiyor. Yanındaki Rasim Ferit Bey'den bir kağıt kalem istiyor sonra da bir kroki çizip, kağıt üstünde askeri güçlerin yerlerini işaret ettikten sonra General Birdwood'a soruyor: 'Şu tarihte karaya çıktınız, filanca saate kadar şurada durdunuz. Biz de şu hattaydık. Her şey sizin lehinizdeydi. Niçin çizgide durdunuz ve niçin ilerlemediniz'

Birdwood şöyle yanıtlıyor: 'Askerimiz çok yorulmuştu!..'

Mustafa Kemal bu kez Conkbayırı'nın krokisini çiziyor. Yine soruyor: 'Siz filanca gün şu yöne hareket ettiniz, şu durumu aldınız; niçin ilerlemediniz'

Cevap: 'Biz ilerledikçe arkadan su yetişmedi. Askerlerimiz susuz kaldı ve durdu!..'

Atalarımız yaralıya kurşun atılmaz der. Mustafa Kemal de çok soylu ve erdemli bir şekilde şu espriyi yapar:

– 'Görüyorsunuz ya ben bir şey yapmadım. Önce yorgunluk, sonra susuzluk ordunuzu durdurdu!..'

Bu ince, saygılı ve zekice cevap karşısında General Birdwood ayağa kalkar, Mustafa Kemal'in elini sıkıp şöyle der: 'Sizin gibi kahraman ve yüksek karakterli bir asker tanımadım...'

★★★

ıkarılacak ders: En güçlü ordular bile yeterli destek, lojistik veya organizasyon yoksa yenilir.

★★★

2011 seçimlerinde Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı idim.

Seçim sonuçlarını analiz ettik. 7 bin 524 sandıkta hiç oy almadığımızı gördük. Sıfır çekmiştik. Hemen bu sandıklardaki tüm örgütlerimizi tasfiye ettik. Bu sandıklara özel bir çalışma yaptık. Tek tek sandıkları analiz ettik. Hatta özel bir çalışma planlayarak bu sandıklarda oy kullanan vatandaşlarımıza Sayın Genel Başkan ile gittik. Evlerini ziyaret ettik. Sohbet ettik. Sonuçta bu sandıklarda oyumuz arttı.

Bu çalışmalar devam edebilirdi. Ben Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevinden ayrıldım. 2018 yılında baktık. 11.760 sandıkta yine hiç oy alamamışız! Bu sandıkların gereken analizi ne yazık ki yapılmadı, bu sandıklarda oy kullanan vatandaşlarımıza yönelik bir çalışma da bu sandıklardan sorumlu olan örgütlerimizin yenilenmesi de masaya yatırılmadı.

★★★

2019 yılında yine uyardım. O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan sandık görevlilerine bir açıklama yaptı. Dedi ki: 'Seçimle ilgili her türlü tedbiri aldık. Sandıklarda görevli tüm arkadaşlarıma sesleniyorum; oradaki güvenlik görevlilerinden yardım isteyin.' Bu çok açık bir talimattı. O zaman dedim ki 'CHP acilen her sandıkta en az 3 görevli bulunduracak şekilde organize olmak zorundadır. Bu konudan görevli Genel Başkan Yardımcısı ve arkadaşlarımız var. 24 Haziran'da yaşanılandan gereken dersin alındığını umuyorum.'

Maalesef bu durum da göz ardı edildi!..

★★★

2020 yılında sandık güvenliği ile ilgili uyarılarda bulundum. Hem Sayın Genel Başkanımıza bir mektup yazdım hem de televizyon ekranlarından kaygılarımı ilettim. Ne yazık ki bu uyarılarım da karşılık bulmadı! Görevli arkadaşlar her şeyin yolunda olduğunu, tüm sandıklarda çalışmaların sürdüğünü ifade ettiler. Hatta parti kültürümüze aykırı bir şekilde Sayın Genel Başkan'ın etrafındaki bazı kişiler bazı televizyon kanallarına çıkmamı engellemeye çalıştılar.

Bu tarihten sonra da çeşitli zamanlarda uyarılarımı ifade ettim. Seçimden iki hafta önce bile sandık güvenliği konusunda kaygılarımı çeşitli vesilelerle ilettim. Sonuçta ne yazık ki acı bir tablo ile karşılaştık. 14 Mayıs'ta yapılan seçimlerde 17 bin sandıktan veri alamadığımız ortaya çıktı. Bu tutanakları daha sonra ilçe başkanlıklarından aldık. 2,5 milyona yakın oyun kullanıldığı, seçim sonucunu da etkileyebilecek sandıklarda organizasyonumuz hâlâ yetersizdi!..

★★★

Mustafa Kemal'in hikayesini bir kez daha hatırlayalım. Organizasyon bozukluğu varsa dünyanın en iyi orduları da yenilir. ağdaş imkanlar bu kadar yüksekken, bu kadar heyecanlı ve sandıkların başında durmaya istekli bir halk varken, biz neden hâlâ bu sıkıntıları yaşıyoruz