"...Bornova'daki CHP ilçe binası Metin Tüzün'ün Kardeşler Kıraathanesi'ne giden daracık yolun girişindeydi.
25 yıl hiç ara vermeden Bornova CHP İlçe Başkanı olan Hikmet Sökmen'i gündüz arayan orada bulurdu. Akşamları arayan da Hayat Sineması'nın arkasında kalan, levanten evlerinin sıralandığı sokaktaki kiralık evin, koyun çanıyla yapılmış zilini çalardı. Gece yarıları bile 'çıngıl çıngıl' çalardı o evin kapısı.
Hikmet Sökmen'in evine gelenler, halledemedikleri bir sıkıntıdan kendilerini kurtaracak kişi olarak "O"nu görürler, adeta parti başkanı gibi sevip sayarlardı. Hikmet Sökmen de her derde deva olmak için gece gündüz demeden koştururdu...
★★★
Şimdi olmayan Halkapınar Basma Fabrikası'nda tesviye ustası olarak çalışan Hikmet Sökmen, arka arkaya dört çocuk sahibi olup geçinemeyince, önce büfecilik yapmış daha sonra da uzun yıllar Bornova'daki yazlık ve kışlık pek çok sinemayı çalıştırmıştı.
Örneğin, Hamdi Bekir Sineması, Emek Sineması, Yeni Sinema (şimdiki Dam Site), Eski Oscar, sonraki ınar Sineması, Kemalpaşa içek Sineması, yazlık Park Büyük, Mehtap Sineması, Bahar Sineması, Hamdi Bekir ve Atatürk Mahallesi Kent Açık sinemalarını uzun yıllar çalıştırdı.
Ardında kendi değerlerini yaşatacak ve sinema sevdasını sürdürecek bir evlat olarak da Özdemir Sökmen'i yetiştirdi. Oğlu Özdemir ve torunları; en başta Serhat Sökmen, bugün Bayraklı'daki Batı Sineması'nı onca zorluklara rağmen büyük bir özveriyle ayakta tutmaya çalışıyorlar.
★★★
ocukluğu Özkanlar'daki tarlalarda geçen Özdemir Sökmen de sinemacılık, gazetecilik, büfecilik ve lokantacılık yaptı. Siyasetle uzun yıllar uğraştı. Okudu ve başarılı bir avukat oldu, ama babasının anısını yaşatmak için sinemacılığı bırakmadı. Babasının zamanında yaşadığı Bornova'nın o güzel halini hiç unutmadı.
Bornovalılar da Özdemir Sökmen'in babası Hikmet abilerini hiç unutmadılar.
"O", Bornova'nın sosyal ve kültürel hayatını zenginleştiren, renklendiren en eski sinemacıydı.
Sinemalar varken Bornova altın yıllarını yaşıyordu.
★★★
Erzene Mahallesi'nde Fırıncı İsmail, soğuk kış günlerinde pirina (zeytin posası) yakıtını mahalledeki komşularının mangallarına eşit miktarda koyardı.
Mahalleden geçen satıcıların sesinin ahengi bile bir başkaydı.
Şambalici Osman, dondurmacı Reşat, gaydacı leblebici, gevrekçi Bayram, unutulmaz satıcılardı.
"Japon terlikler, naylon terlikler" sesini duyduklarında kadınlar sokağa fırlardı.
Küçük kızlar annelerine; "Ne olur bana da pembe naylon terlik al" diye yalvarırlardı.
Tüm bu insanlar Hikmet Sökmen'in sinemalarında bir araya gelirler, gösterimdeki filmin kahramanlarının yaşadıkları sıkıntılarda birlikte "ah" çekerler, kötülere karşı cesurca direndiklerinde de yine birlikte alkışlarlardı.
★★★
Yaz günlerinde mahallede tombiç, istop, çelik çomak oynayan çocukların akşamları yemekten sonra sinemaya gitmeleri, en sevdikleri şeydi. Herkes birbirini tanırdı. Düğünler, kına geceleri, Kör Mustafa ve eşi Perihan Abla'nın keman darbuka sesleriyle şenlenirdi. Sevim Pastanesi'nden alınan torpil, her zaman günün ödülü olurdu. Tarlabaşı'nda Roman arkadaşları vardı herkesin. Onların arasında sözü dinlenen Saniye Abla el üstünde tutulurdu.
Mahallede yaşayanlar çok güvenilir çok sağlam karakterlerdi. İnsanlar kapı kilitlemezdi o vakitler. Biri vefat ettiğinde tüm sakinler evlerinde radyo dahi açmaz, herkes yitip gidenin ardından yas tutardı.
Her şey o zamanlar çok güzeldi.
★★★
Düğün salonunun ihtişamı, Büyükpark'ın her şeyi içinde barındırması, yazlık-kışlık sinemalar, Manisa yolunun kenarındaki zeytinliklerde piknik yapmak, insanıyla, doğasıyla, yaşanmışlıklarıyla, Bornova çok özeldi.