Cezasızlık algısıyla her şeyin sahtesini yaptılar!

Öyle bir döneme denk geldik ki her şey sahte.

İlaçların, gıdaların, diplomaların, ehliyetlerin, tarihi eserlerin, parfümlerin, giysilerin, aksesuarların, hatta asla sahtesi yapılamaz denilen resmi belgelerin bile sahtesini yaptılar!

Sıra insana geldi!

Şimdilerde insanın bile sahtesini yapıyorlar!

Sizin bir görüntünüzü alıp yapay zeka ile aklınızın ucundan bile geçirmeyeceğiniz davranışları yaptırıyorlar.

Örneğin yatırım tavsiyesiyle saf yurttaşları dolandırıyorlar.

Dün cezasızlık algısı nedeniyle sınır tanımaz boyuta ulaşan sahtecilik örneklerinin nereye varacağını düşünürken, çok gerilerde kalan masumiyet yıllarından "Meğer biz ne güzel bir toplummuşuz dedirten" bir olayı hatırladım.

★★★

"1970'li yıllar, Nevşehir-Avanos...

Yazın ilk günleri...

Evin önünde bir kamyon duruyor.

Babamın gazoz üretiminde kullanmak üzere Kayseri'den aldığı 100 çuval şeker gelmiş.

Kitap okuduğum kovuğumdan çıkıp çuvalların taşınmasını seyrediyorum.

Gazoz şişelerine, şeker çuvallarına, benim ders notlarıma, fırından yeni çıkan bazlamaya, bahçeden kopardığı domatese bile dualar okuyan annem yine iş başında, dudakları sürekli kıpırdıyor:

"Bu yaz çok gazoz satılacak inşallah..."

★★★

uvallar taşınıyor, kamyon gidiyor. Tüm aile içimiz rahatlamış halde sofraya oturuyoruz. Philips radyoda ajans zamanı...

Spikerin okuduğu haberlerde bir ara "şekere zam" haberini duyuyoruz.

Büyük abim sevinçle "Oh!" diyor. "Tam zamanında almışız şekeri!.."

★★★

Ertesi gün, babam erkenden kalkmış, evin önündeki camekânda annemle konuşuyor.

Bir yandan da canının sıkıldığı zamanlarda yaptığı gibi, mendilini sebepsizce katlayıp duruyor.