İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na 19 Mart'ta yapılan operasyonun ardından birçok ilçe belediye başkanı ve bürokrat da tutuklandı.
Aylardır iddianamelerinin hazırlanmasını bekleyen bu kişiler, haklarında henüz bir hüküm verilmemiş olmasına karşın, her gün, yandaş medya mahkemelerinde yargılanıyorlar.
Medya mahkemelerini kuranlar, yargılayıp hüküm verdikleri tutukluların avukatları aracılığıyla kendilerini savunmalarına da imkan tanımıyorlar.
O nedenle Silivri'de tutuklu bulunanların, bu köşeye gönderdikleri mektupları, savunma hakkına duyduğum saygı nedeniyle yayımlıyorum.
Şimdi okuyacağınız son mektup, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'den geldi.
★★★
"Sevgili Uğur Ağabey,
Öncelikle Silivri'den sevgi, saygı ve selamlarımı iletiyorum.
İçinden geçtiğimiz bu süreçte sesimizi duyurduğunuz için şahsım ve benim gibi siyasi tutsak olan arkadaşlarım adına sonsuz teşekkür ediyorum.
Belediyecilikte 50 yılı aşan hizmet yolculuğumun tamamını satırlara sığdırmak elbette mümkün değil. Ancak vizyonumu ve belediyecilik anlayışımı şekillendiren uygulamaların özünü, ana başlıklar hâlinde ekteki belgelerde sizlerle paylaşıyorum.
Bugün ülkemiz, demokrasiyi, hakikati ve halkın özgür iradesini savunan kalemlerin değerini her zamankinden daha fazla hissettiği bir dönemden geçiyor. Halkı bilgilendirmek ve Cumhuriyetin sarsılmaz değerlerini yaşatmak için kalemini kullanan sizler, karanlıktan aydınlığa uzanan yolun en güçlü ışığını taşıyorsunuz. Bu nedenle duruşunuz ve yazdıklarınız, bugün her zamankinden çok daha kıymetli ve anlamlıdır.
★★★
Henüz 18 yaşımda başladığım belediyecilik hayatım, kesintisiz olarak yarım asırdan fazla süredir devam ediyor. Bu süre boyunca gece gündüz demeden, çoğu kez ailemi geride bırakarak yalnızca halkım için çalıştım.
7 dönemdir de büyük Büyükçekmece ailemin güveniyle, vekaletiyle, Belediye Başkanı seçildim.
Kamunun malını kendi malımdan aziz bildim; hiçbir yanlış uygulamaya göz yummadım. Bütün bu hizmetleri Kuvayı Milliye ruhuyla yaptım ve yapmaya devam ediyorum. İlkelerimden asla ödün vermedim.
2003'ten bugüne kadar Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Kongresinde (YBYK) Türk Ulusal Heyetinin en kıdemli üyesi olarak ülkemi şerefle temsil ettim.
★★★
12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, 15 Temmuz'u bizzat yaşadım; her biri halk iradesinin yok sayıldığı, demokrasinin sekteye uğradığı dönemlerdi. Ne yazık ki bu müdahalelerin bedelini her zaman milletimiz ödedi. Bugün de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Seçilmiş belediye başkanlarına yönelik siyasi müdahaleler, halkın özgür iradesini gölgelemektedir.
Sürekli muhalefet kanadında görev yaptığım için ülkemizin siyasi anlayışı ve uygulanan adalet mekanizmaları gereği, her ay denetlenmek durumunda kaldım. Yetmedi; şeffaflık ilkesine olan bağlılığım nedeniyle, özel müfettişler aracılığıyla periyodik olarak kendimi denetlettim ve tüm işlemlerimin hukuk çerçevesinde olduğunu belgeledim.
★★★
Siyasi çıkar ve menfaatlerini gerçekleştiremeyenlerin asılsız itham ve dedikodularının hedefi olduk. Belediyemizle, halkımızla ve hayırsever vatandaşlarımızla yürüttüğümüz projeler üzerinden yalan ve iftiralar üretildi.