Borçlar, boş kasalar, tehditler hatta bombalar bile başarılı belediye başkanı olmayı engelleyemez!..

AKP ve MHP'den CHP'ye geçen belediyelerin başkanlarını çok zorlu ve büyük bir sınav bekliyor. Bu başkanlar ya başarılı olup CHP iktidarının önünü açacaklar, ya da tıpkı 1989 sonrasında bazı SHP'li belediyelerin yaptıklarına benzer yanlışlar ve skandallarla, sosyal demokrasinin iktidara yürüyüşünü durduran prangalar olacaklar.

Biliyoruz ki yeni başkanlar büyük borç yükü devraldılar ve çoğunun kasası tamtakır. Buna karşın yapmaları gereken bir yığın iş var.

Üstelik Ankara, para musluklarını keseceği mesajlarını veriyor.

Peki tüm bu olumsuzluklara rağmen CHP'li belediyeler nasıl başarılı olacaklar

Hemen belirteyim; şeffaf ve hesap verebilir yerel yönetim uygulamaları sergileyip, bulundukları kentler ilçeler ve beldelerde yaşayan hemşerilerinin desteğini alacaklar... Bunun için de harcadıkları her kuruşta tüyü bitmemiş yetim hakkının bulunduğu bilinciyle tüm ihaleleri şeffaf, hatta gerekirse halka açık yapacaklar. Yönettikleri belediyelere eş, dost ve ahbap doldurmayacaklar.

Yani nepotizmi belediye kapısından içeri sokmayacaklar. Ayrıca hızla sosyal belediyecilik örnekleri sergilemeye yönelecekler. Halkın yaşadığı derin yoksulluk karşısında gerekirse lüks makam araçlarını, daha ucuzlarıyla değiştirip elde edecekleri gelirle kent lokantaları açacaklar. Sıkı bir bütçe yönetimiyle daha önceki AKP"li, ya da MHP" li belediye başkanlarının pahalıya yaptıkları hizmetleri daha az para harcayarak fazlasıyla yerine getirecekler.

Üstelik önlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş gibi örnek alacakları belediye başkanları var. Onlar bir yığın engele, para musluklarının kısılmasına ve belediye meclislerinde azınlıkta kalmalarına karşın başarılı işlere imza atıp halkın güvenini kazandılar. Yeniden seçildikleri gibi, hem ilçe sayılarını arttırdılar, hem de meclislerde çoğunluğu sağladılar.

Demem o ki; borçlar, boş kasalar, tehditler, hatta bombalar bile başarılı belediye başkanı olmayı önleyemezler.

Bunun birçok örneğine geçmişte de tanık olduk.

1973-80 yılları arasında Antalya Belediye Başkanlığı yapan ve bugün bile "efsane" olarak anılan Selahattin Tonguç, bakın neler anlatıyor:

"Seçildikten hemen sonra, bomboş olan bütçeye rağmen kişisel çabalarımla aylardır verilmeyen personelmaaşlarını ödedim. Sürekli göç alan ve çarpık kentleşmenin olduğu bu şehirde imar planı uygulamalarını başlattım. Kamulaştırmaları yaptım. Kanun dışı yapıları ve SİT uygulamasına aykırı ne varsa yıktım. Yollar açtım, trafiği düzenlemeye çalıştım. Elektrik santralleri kurdum. İçme suyu ve kanalizasyon gibi altyapıyı projelendirdim, Altın Portakal Film Festivali'nde sansür sorunu ile karşılaştım. Sadece filmlere değil, sanatçıya ve sanata, hatta duvar resimlerine dahi uygulanan sansürleri aştım!..

Bunları yaparken yazılara konu olan meclis çoğunluğu sorunuyla karşı karşıya kaldım. Başlangıçta 36 üyeli meclisin 18'i CHP'liydi. Sonraları 15'e düştü. Salt çoğunluğu kaybetmeme rağmen işleri yürütmeye çalıştım. Bu durumda çareyi meclis toplantılarını ve