Lozan, mütevazı bütçeli sıradan bir takım. Böyle bir rakip karşısında Beşiktaş ilk yarıda deyim yerindeyse sahada yoktu. Rashica'nın golüne kadar, her hangi bir anda maçı durdurup Beşiktaşlı futbolculardan her hangi birine rakip kalecinin kazağının ne renk olduğunu sorsak muhtemelen hiç biri bilemezdi!.. Buna karşılık Lozanlı futbolcular bizim Ersin'in kazağının her milimetre karesini ezber ettiler!.. İlk 45'te Ersin iki net kurtarış yaptı, Udokhai de kritik bir hamleyle mutlak gollük pozisyonu önledi. Kötü görüntüye rağmen elle tutulur tek atağımızda kaleciden dönen topu Rashica bekletmeden kaleye gönderip golümüzü attı ve gerilimi düşürdü.
İkinci yarıda görüntü daha iyi gibiydi. Beşiktaş iyi top yaptı, kalesinde iki net pozisyon görse bile rakip kalede dört-beş pozisyon yakaladı. Kah ofsayta takıldı bizimkiler, kah kaleciye... Kötü oynadığımız ilk yarıyı önde bitirirken daha iyi oynadığımız ikinci yarıyı geride tamamladık. Bu da gecenin çelişkilerinden biriydi. Beşiktaş kadrosunda bazı oyuncular gerçekten büyük sıkıntı. Jurasek bunların başında geliyor. Kim izlemiş, kim alınmasına onay vermiş bilmiyorum ama Beşiktaş'a büyük kötülük etmişler onu biliyorum. Bir dönemin bidonları, McDonald, Papricia, Amaral, Nartallo, Francesco'ya rahmet okutur bu Juaresek benden söylemesi. Beşiktaş turu geçer geçmesine de geçse ne olacak! Bu hocayla, bu Jurasek'le, bu Joe Mario ile, bu Rashica ile (attığı gole ve ikinci yarı gayretli olmasına rağmen) büyük hayal kurulmaz. Kurarsanız hayal kırıklığı yaşamanız kaçınılmazdı... Yol yakınken, Roma'yı yakmadan Neron'u göndermek gerek.