Taş kâğıt makas...

Göçük altında 8 yaşındaki Tanem, kurtarılmayı beklerken babası ile oyun oynamış. Zifiri karanlıkta sadece birbirlerinin sesini duyuyorlar: Taş mı, kâğıt mı, makas mı 101 saat sonra çıkarıldılar...Kokuşmuş düzen masumların başına yıkıldıMezar evlerin sorumlusu olarak müteahhit peşine düşüldü. Oysa yuvaları mezar yapan rantçı siyasetin ta kendisiydi... İki başlıkta yıkım sürecini yaşadık:- İmar yağması dahil, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluklarını yaptılar.- Devleti ele geçirmek için liyakat yerine biatçı kadrolar yarattılar. Birlikte, organize bir kötülük içinde, aynı okul mezunlarını devletin tüm kadrolarına yerleştirmeyi tek amaç edindiler. İmamlık eğitimi alan insanları AFAD'ın, Kızılay'ın, Türk Hava Yolları'nın, aklınıza gelebilecek tüm kurum ve kuruluşların yönetimine getirdiler.Tek tip zihniyeti hâkim kılmak için ülkenin asırlık kurumlarını çürüttüler.O nedenle Cumhuriyet'te "zihniyet enkazı" manşetini attık...Fay hatlarını imara açan, kaçak yapılara af çıkaran, geliyorum diye bağıran depremlere karşı hiçbir önlem almayan iktidar partisi bugün neredeyse mağdur postuna bürünecek. Oysa üç yıl önce İzmir depremini yaşadı Türkiye. 117 canımız gitmişti. TMMOB'nin eski genel başkanı Bülent Tanık'ın şu ifadesi o tarihli köşe yazımda duruyor:"AFAD örgütlenmesi ütopik bir modeldir. Acil yardım arama ve kurtarma merkezileştirildi. Oysa yerelleşmelidir. Yakından müdahale edecek örgütlenmeyi kamusal nitelikli olarak ilçe ilçe inşa etmeliyiz..."Bilime vurgu yapan bu satırlar da AKP'nin yağmacı siyaset anlayışında kayboldu.Son depremde binlerce insanımız, çoluk çocuk göçük altında yardım beklerken açlık ve soğuktan ölmüş olmalı!AFAD'ın "Enkazlarda canlı kalmadı" dediği gün ve sonrasında kurtarılanlar oldu!En yakınlarının ölümünü enkaz başlarında seslerini dinleyerek, seslerini kaybederek yaşadı insanlar... Bu korkunç travmaya, 40 bini aşkın resmi kaybımıza rağmen tek bir istifanın olmaması size de ürkütücü gelmiyor muCumhuriyet "İstifa etmiyorlar, tehdit ediyorlar" manşeti ile deprem alanında millete "parmak sallayanları" yazdı.Kolombiyalı yazar Marquez'in "Kırmızı Pazartesi" romanı gibi, herkesin beklediği, bildiği cinayet gerçekleşti! Cumhuriyet'in sayfa başlarında deprem sonrası bu özeti kullandık: "İhmal-Felaket-Cinayet"Hatay'daki Rende sitesinde yüzlerce insanın yaşadığı apartmanın kolonları kesilmişti. Gazetemizin muhabiri Çağdaş Bayraktar haberini yaptı; "Kolonları kesik bu bina başımıza çökecek" diyerek savcılık dahil tüm yetkililere başvurular yapılmış ancak gizli bir el şikâyetlerin üzerini örtmüştü!O binanın altında kalan ailelerin hikâyelerini dinlemeyi yüreğiniz kaldırmaz. Bina çökecek diye uyaranlara da evleri mezar oldu...AKP iktidarı, Saray zihniyeti de memleketin taşıyıcı kolonlarını kesti. "Ülkenin kolonlarını kesmeyin" diye uyaran, çaba gösteren aydınlarını hapse attılar. Emperyalizmin maşası FETÖ ile Türkiye'de rejimi değiştirdiler!TSK'ye operasyon yaptılar, Mehmetçik en zor zamanında halkın yanında ölümcül bir gecikme ile yer alabildi.Milli eğitime operasyon yaptılar, tüm yönetici kadrolarını tek tip zihniyet ile doldurdular, eğitim dincileşti. Tarikat ve cemaatleri, İslam felsefesinin çok uzağında olan ortaçağ yapılarını