Siyasette fırtına öncesi sessizlik!

İlk kez yaşayacağımız ikinci tur oylamaya dönük kampanyada son saatler... Siyaset sahnesinde seçmene ve ittifak bileşenlerine odaklı iki farklı görüntü var. Seçmene dönük olan aleni, oldukça hararetli ve yüksek tondan. Her iki ittifak da özellikle ilk turda sandığa gitmeyen 8.5 milyon civarındaki kitleyi iknaya çabalıyor. Öncelikle de ilk turdaki mevcut oy potansiyelini korumak kaydıyla. Çünkü orada kaçak, eksilme olursa, üzerine koymak zor. Yoksa havuz problemi gibi bir durum çıkar ortaya. Bir yandan doldururken, diğer yandan boşalması gibi. Problemi çözemezsen de sandıkta başarıyı falan unut. Havuzda kaçak olasılığı içeren problemi çözmek kritik önemde açıkçası. Ki bu anlamdaki birleşme, üstüne koyma adına ittifak bileşenlerine milliyetçi damar ağırlıklı dopingler de malum. Ama o da ittifak dengelerini zorlayan bir durum aynı zamanda. Özellikle de milliyetçi damara yönelik söylemleriyle ilk turdaki stratejisinden çok daha farklı bir yola giren Millet İttifakı açısından. Bu anlamda öngörüler de daha çok şu yönde:Oğan veya Özdağ her ikisi de oylarını tercih ettikleri ittifaklara taşıyabilir hatta birbirlerinden de alabilirler az ya da çok ama ikisi arasında bir fark var. Oğan'ın getirisi olur, götürüsü olmaz. Özdağ'ın ise getirisinin yanı sıra götürüsünün olma olasılığı yüksek. Özdağ'ın söylemlerinden ve CHP ile yapılan protokol içeriğinden rahatsız olmalarına rağmen şimdi suskun kalan bazı bileşenler ve seçmenleri daha farklı davranabilir. Elbette bu yarın akşam sandıktan çıkacak sonuçla daha bir netleşecek ama kaybetme olasılığında sessiz ve derinden patlama sinyalleri veren bir durum olduğu da belli. Çünkü ittifak bileşeni partilerin her birinin birbirinden farklı beklentileri, hesapları var. Ama şu anda kazanmaya odaklanan herkes sıkıntı yaratacak konuların üstünü örtmüş, tartışma, ayrışmaların alenen gün yüzüne çıkmasını engellemiş durumda. Buna pusuya yatmış bekliyorlar veya kazan kazan mantığıyla herkes birbirine tahammül noktasında da denilebilir. Siyasette fırtına öncesi sessizlik durumu yani...var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6954057;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6954057;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlartunca-benginsiyasette-firtina-oncesi-sessizlik-6954057' });Dolayısıyla, sandıktan çıkacak sonuca göre, kaybeden tarafta parti politikalarına, genel başkanların performanslarına dönük bir çıkarım, hesaplaşma kaçınılmaz. Zaten tersini düşünmek de yanlış olur. Siyaset sosyolojisinin de psikolojisinin de bir gereği bu. Yani olumsuz bir sonuç her iki tarafta da bloktaki partilerin hem yönetim kadrolarında hem teşkilatlarında hem de seçmenlerinde olumsuz duygu durumları oluşturabilir. Hayal kırıklığı, hatta bazılarında öfke patlaması gibi. Bu anlamda işaretler de var zaten. Bazı istifalar, rahatsızlık söylemleri her türlü fren sistemine rağmen açığa çıkıyor. Kaldı ki ilk tur seçimlerinde ortaya çıkan parlamento tablosu da her türlü iş birliğine