Suriye PKK'sı SDG meselesinde Türkiye'nin kırmızı çizgisi belli...Bu konudaki kararlılığı da açık. Net bir şekilde ilk günden bu yana söylenen ve defalarca yinelenen tek mesaj şu: PKK bütün unsurlarıyla silah bırakmalıdır. O unsurlardan bir tanesi de YPG/SDG'dir. SDG 10 Mart Mutabakatının gereğini yerine getirip Merkezi Yönetime entegre olmalıdır... Bu kadar basit... DEM Parti, Suriye PKK'sı Barzaniler ise hep bir ağızdan "Yok canım SDG bu işe dahil değil, S DG başka PKK başka" demeye devam ediyorlar. Dahası Suriye PKK'sının elebaşı diyor ki; "Silah bırakmıyorum, entegre olmuyorum." Ne istiyor "Benim ayrı bir ordum olacak, komutanları ben olacağım, Suriye'nin kontrolümde olan bölgesi yine öyle kalacak. Beni böyle kabul ederseniz edin... DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada," SDG'nin silah bırakmasını Suriye iktidarı istemiyor ki, siz neden istiyorsunuz" çıkışıyla DEM'in SDG konusundaki duruşunu çok net ortaya koydu… Hatta "SDG'ye bakarken artık bu yeni dönemde bir müttefik gözüyle bakabilmeliyiz" ifadeleriyle toplumun sinir uçlarına dokunan göndermelerde bulundu...Dolayısıyla TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun hazırlayacağı nihai rapor ve olası hukuki gelişmeler noktasına gelinen Terörsüz Türkiye ve Bölge sürecinde ne olacağı, Suriye'de ne olacağıyla doğrudan bağlantılı bir durum...
***
Sadece bu da değil...Daha en başında sürecin zarar görmemesi için DEM'in milletvekilleri, parti örgütleri, belediye başkanlarına çağrı metninde yer alan mesajlara uygun bir dil ve üslup kullanmaları yönünde uyarısı oldu malum... Ama sahadaki gerçekliğe DEM açısından bakıldığında her kafadan bir ses çıktı... İmralı'nın çok net ifadeler içeren çağrı metnine bambaşka yorumlar getirildi, farklı kişilerden özellikle parti yönetiminden sıkıntı yaratan açıklamalar geldi hep. Hala da aynı kafada devam ediyor durum... DEM Parti şu sıralarda terör örgütü İmralı'dan gelen çağrının birinci aşamasına dair üzerine düşeni yaptı, ikinci aşama için bir takım hukuki düzenlemeler yapılması lazım ki bunun devamı gelsin havasında... Dağdan inecek terör örgütü unsurlarının ikna edilmesi gerekir diyorlar... Buna dönük olarak da hemen her açıklama, konuşmada özellikle Öcalan'ın durumu ne olacak konusunu gündeme getiriyorlar... Oysa başından beri şu çok net: Bu konu Öcalan'ın cezai şartlarına bir çözüm arama, iyileştirme süreci, mecrası değil. Devletin en yetkili ağızlarından böyle bir durumun olmadığı defalarca dile getirildi de nitekim... Kaldı ki kendisinin de böyle bir talebi söz konusu olmadı. Buna rağmen de ısrarla risk faktörlerine karşı hassasiyet göstermeyerek aynı konuyu sürekli yineleyen DEM partili bazı isimler bilerek bilmeyerek sürece destek veren toplum üzerinde olumsuz etkiye neden oluyorlar... Kafaları karıştırıyorlar... Mantık ve kalp farklı düşünüyor nihayetinde... Onun içinde meseleyi sürekli Öcalan'a odaklayarak bazı hassasiyetleri zorlamanın da anlamı yok... Hele de süreçle ilgili son derece kritik bir eşikte...

8