Mitinglere hız kesmeden devam eden CHP kurumsal olarak tam anlamıyla teyakkuzda...Ama bu ülke değil, kendi iç meselelerinden kaynaklı, ağırlıkla da Ekrem İmamoğlu odaklı daha çok…CHP hep kişiler ve onlara bağlı hesaplar üzerine konuşmaktan, iç çekişmelerden, ana muhalefet partisi olarak tek ses halinde ülke sorunlarına, sokağın, vatandaşın sıkıntılarına çözüm üretmek ya da umut olmak noktasına gelemiyor bir türlü. Bu bağlamda parti içerisinden sadece İmamoğlu odaklı sürdürülen politikanın yanlışlığına dönük "Tamam İmamoğlu meselesi çok önemli ama ülkeye, topluma daha başka şeyler de söylememiz gerekir" gibisinden tepkiler de geliyor nitekim. Bugünün meselesi olmasa da yerel seçimlerden itibaren CHP'nin hiç gündemden düşürmediği Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda ise kafalar hepten karışmış durumda...Partisi tarafından Cumhurbaşkanlığı adaylığı deklare edilmiş İmamoğlu'nun diploma sorunu ve hakkındaki yargılamalardan siyasi yasaklı olma olasılığı nedeniyle...Dolayısıyla ortada ismi açıklanmış bir aday var ama diğer yanda da da o olmazsa, olamazsa, kim olur ya da olmalı tartışmaları, polemiği sürüyor bir yandan da...
***
Meydanlardaki tavrı ve agresif söylemleriyle parti tabanını hareketlendiren Özgür Özel'in A takımı, MYK'sı, yakın çevresi CHP Genel Başkanı doğal olarak Cumhurbaşkanı adayıdır, olmalıdır havasında. Bu anlamda çok ciddi baskı da var denilebilir. Özel de her ne kadar istemiyor görünse de, kitleleri heyecanlandırdığının farkında. Nihayetinde cumhurbaşkanlığını her fani ister, "çok zorladılar, ülkem için görevden kaçamadım, kaçamazdım" örneği de siyasette her daim geçerli. Tabii yakın zamana kadar cumhurbaşkanı adaylığı denildiğinde Özel'in iki forvetten biri olarak ismini zikrettiği Mansur Yavaş gerçekliği var bir de... Kendisi şu ana dek yekten adayım demedi ama asla olmam da demedi malum. İstediği açık, söylediği ise sadece cumhurbaşkanlığı adaylık meselesini konuşmanın hem erken hem de İmamoğlu'nun şu anki mevcut pozisyonu nedeniyle şık olmayacağı şeklinde. Şimdilerde ekranlarda tartışılan son açıklamasındaki "Ekrem Başkan bu durumdayken benim adaylıktan söz etmem ayıptır, terbiyesizliktir. Önemli olan bu anlayıştan kurtulmak. Beni, seni, osu yok. Ekrem başkan olur. Özgür Bey parlıyor. Artık olur. Ben olurum. Birimiz yapsın da kim yaparsa yapsın" sözleri de bunu pekiştiren nitelikte. Böyle bakıldığında siyasette pek var olmayan hem tutarlı duruş hem de koltuk hırsından ziyade asıl olanın, takım ya da parti başarısının öncelenmesi gibi bir okuma yapılabilir... Bu da CHP açısından, tartışmaları, sıkıntıları aşma anlamında umut verici denilebilir...
***
Ancak, bu cümlelerin bir başka okuması da CHP, partililer adına düşünülmesi gereken bir durum aslında. Özellikle de "birimiz yapsın da kim yaparsa yapsın" meselesi. Zira bu ne demek Nasıl olsa kazandık, kimi koyarsak koyalım kazanıyoruz mantığı. Tabii anketlere ve sosyal medya nabzına göre. Aynısı bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde de yaşanmıştı malum. Adayın kim olduğunun önemi yok, kimi koysak açık ara önde muhabbeti vardı...Hatta kendi gösterecekleri adayları dahi küçümseyen, hafife alan, hakaret içeren, "saksı, kutu kola koysak bile kazanıyor" zırvalıkları söz konusuydu. Kafalarına göre yaptırdıkları sahibinin sesi araştırmaları kaynak göstererek. Bu da aslında seçmeni de hiç önemsemeyen sıkıntılı, kronik bir bakış açısı elbette. Adayın önemi yok, kim olursa olsun nasıl olsa tıpış tıpış gelip bize oy verecekler düşüncesi yani. Mesela adaylıkta adı geçenlerin ülke sorunları, ateş çemberine dönen bölge, dünyadaki gelişmelere bakışları, çözüm önerileri nedir hiç konuşulmadı. Ne düşünüyorlar bilen yok, soran, sorgulayan da sözkonusu değil. Oysa sandık denildiğinde mevcut sistemden kaynaklı realite, matematik de şu: