Nükleer yılgı dengesine füze

Rusya-Ukrayna savaşında bir yanda kalıcı ateşkes umudu, diğer yanda da Putin'in nükleer silah kullanma tehdidine kadar taşınan saldırganlığı var. Dolayısıyla, Rusya'nın Zaporijya Nükleer Santrali'ne yaptığı saldırıya "Her şeyi yapabiliriz" çılgınlığının uyarı atışı da denilebilir. O nedenle de nükleer hesaplaşma olasılığı ve 3. Dünya Savaşı'na evrilme endişesi had safhada. Ki bu anlamda liderlerden gelen tetikleyici sözler de malum. 3. Dünya Savaşı kelimesini önce ABD Başkanı Biden kullandı. "Ya 3. Dünya Savaşı'nı seçecektik ya yaptırımları. Biz yaptırımları seçtik" dedi. ABD ve NATO ülkelerinden gelen tepki ve yaptırımlar üzerine de Putin, "orduya, nükleer caydırıcı güçleri yüksek alarma geçirme emri verdiğini" açıkladı. Sonrasında Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un "3. Dünya Savaşı nükleer ve yıkıcı olacak" sözleri endişeleri daha da tırmandırdı. Lavrov son açıklamasında da "Bize karşı gerçek bir savaş başlarsa, bu planları yapanlar bunu düşünmeli" diyerek nükleer silah tehdidini hepten "Bizi zorlamayın" havasına soktu.Yani nükleer silah kullanmayı resmen telaffuz etme noktasında Soğuk Savaş döneminde görülmeyen ürkütücü gelişmeler söz konusu. Çünkü Soğuk Savaş döneminde yılgı (olağan dışı güçlü korku, dehşet) dengesi diye bir durum vardı. Her iki süper güç ABD ve Sovyetler Birliği de nükleer silahları kullanma tehdidinde bulunurlar ama iki taraf arasında bir şekilde denge kurulduğu için o silahlar hiçbir zaman kullanılma noktasına gelmez ya da düşünülmezdi. Açıkçası, Soğuk Savaş sürecinde taraflar arasında ortaya çıkan nükleer silahlanma çılgınlığının yegâne olumlu yönü, karşılıklı yok olma ihtimali sebebiyle tarafların tetiğe basma konusunda çekingenlik sergilemesiydi. Karşılıklı nükleer silahlanmanın ve bu silahlarla dünyanın çeşitli noktalarından düşmanı vurma kabiliyetinin yarattığı caydırıcılık etkisi, 3. Dünya Savaşı'nın çıkmasını engelleyen en büyük sebepti aynı zamanda. Hatta nükleer silahların varlığını, soğuk savaş esnasında bir barış (savaşın yokluğu) unsuru olarak değerlendirenler dahi oldu. Soğuk savaşın bitimiyle yaşananlar da malum. Nükleer silahların azaltılması gündeme geldi ve peyderpey yapılan anlaşmalarla bu sağlandı. Hatta yakın zamanlarda bile. Ancak ABD, Trump döneminde Rusya, Çin ve karşısında yer alan bazı ülkelerdeki toplam nükleer silah sayısının kendisinden daha fazla olduğu gerekçesiyle anlaşma zemininden çekiliyorum deyip yeniden nükleer silah üretimine başladı. Tabii Rusya da. Yani iki tarafın da nükleer silah konusunda iştahı yine kabardı. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı işgal harekâtından sonra gelinen durum ise ortada. Elinde en fazla nükleer silah bulunan Putin dünyayı düğmeye basmakla tehdit etti, ediyor. Dolayısıyla, gelinen noktaya caydırıcılık anlamında var olan yılgı dengesinin ürkütücü bir boyuta evrilmesi ya da mutasyonu da denilebilir. Artık herkes alenen nükleer savaş olasılığını konuşuyor ve bütün dünya panik içinde. Bu bağlamda en çok tartışılan nokta da şu:var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6712721;taboolaPlacement"Mid