En hakiki CHP'li kim

Son yerel seçim başarısıyla yıllar sonra ilk kez birinci parti konumuna gelen CHP'nin an itibarıyla geldiği nokta düşündürücü...CHP uzunca süredir adaylık tartışmaları ve davalar üzerinden yürüyen bir çıkmaz sokakta...Davalar odaklı ve İstanbul il kongresi kararıyla ilgili hukuki ya da siyasi tartışmalar da pik yapmış durumda…Bu anlamda da farklı hukukçular farklı şeyler söylüyorlar...Ama netice itibarıyla şu açık: Bu dava içinde diğer davalar içinde henüz yollar tüketilmiş değil…Bugün için görünür gerçeklik ise şu:

Öyle ya da böyle bunun CHP açısından bir siyasi sonucu olacağı muhakkak...

Geçmişte hepsi, bir aradaymış, aynı taraftaymış havasındakiler şimdi parçalı görüntü veriyorlar. Ortak değerler yıkılmış, incinmişlikler, ötekileştirmeler itilme, istenmeme olaylarından kaynaklı aynı parti içinde birbirlerine hasım, düşman gibiler sanki…Bu anlamda CHP'lilik tartışmaları da artmış durumda…

Herkes en hakiki, en has CHP'linin kendisi olduğu iddiasında...Diğerini de sorguluyor. Dışlayarak ve üstenci söylemlerle. Mesela mahkeme kararıyla görevinden uzaklaştırılan Özgür Çelik, yaptığı açıklamada, "Görevimizin başındayız" dedi ve yerine getirilen Gürsel Tekin'e, "Gerçek CHP'li bu karara uymaz" diyerek seslendi.

Tekin'in buna sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım, karşılım da şöyleydi:

"Ben ve çağrı heyetindeki arkadaşlarım, bizler gerçek Cumhuriyet Halk Partilileriz. Sorun yaratmak için değil, var olan sorunları çözmek ve kardeşlerimizle kucaklaşmak için geliyoruz."

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve yakın çevresindekilerin CHP'lilik adına birbirlerine bakışları, sarfettikleri ağır, şık olmayan sözler de malum... Birbirleriyle didişmekten çekişmekten, oturup doğru dürüst konuşmadılar bile...

★ ★ ★

Oysa hem genel başkanın değiştiği ve şaibe iddiasıyla dava konusu olan 38'inci kurultay ve İstanbul İl kongresi sonuçları ortada...Her ikisinde de Özgür Özel ve Özgür Çelik çok az bir farkla seçimi kazanmışlardı. CHP'li delegelerin neredeyse yarısı bugünkü yönetimin muhalifi ya da sorgulayan taraftaydı. Tasfiyeler, istifalar, kırgınlık, küskünlük veya ikbal beklentileriyle saf değiştirenlerle belki dengede farklılık olmuştur. Parti içi süreçlere İmamoğlu müdahalesinden ya da Kılıçdaroğlu'nun gölgesinden, çıkışlarından duyulan rahatsızlık nedeniyle gel-gitlerde olabilir. Bu durumda da yüzde 50 dengesinin gelenekçiler ya da yenilikçiler lehine veya aleyhine biraz daha artış olmasını tahmin etmek olası. Gelinen noktada da partideki sıkıntının siyaseten varlık, yokluk kavgası olduğu da çok açık... İki tarafta birbirlerini yok etme hesabında. Zamanın ve zeminin durumuna göre de pozisyon değişikliği olma olasılığı yüksek...Nitekim Kılıçdaroğlu'na, yakın görünme, arama trafiğinde hafiften bir hareketlenmeler başladığına dair haberler var. Diğer yanda da bunlara dönük hainlik suçlamalarıyla, sosyal medya platformlarında linç uygulamaları söz konusu...Mesele de hep kimin daha hakiki CHP'li olduğu üzerine...Bu anlamda görünür gerçeklik de şu: