DEM, PKK'yı bırakamıyor...

Terörsüz Türkiye hedefinde yürüyen süreçle ilgili devlet en başta durduğu yerde ve aynı netlikte. Milim sapma yok, açıklamalar kullanılan dil, üslup da bunu doğrular nitelikte...Hep olumlu,yapıcı ve süreci devam ettirmekten yana...Sabır ve iyi niyetle silah bırakma çağrısı fırsatının iyi kullanılması yineleniyor. Hatta son seçenek operasyon lafını bile kullanmaktan imtina ediliyor. Nitekim, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'da dünkü Diyarbakır konuşmasında "Bu sefer başaracağız, barış,kardeşlik,esenlik hakim olacak" mesajı verdi yine…

DEM Parti içinden gelen farklı açıklamalara,seslere bakıldığında ise bunu anlamamak ya da anlamak istememekte direnme havası var daha çok. Türkiye'nin uzattığı eli, bir zaafmış gibi görüp, sürekli talepkar çıkışlarla bir terör örgütü aklıyla hareket etme durumu söz konusu...Dem Parti Meclis grup toplantısında terör örgütü elebaşı Öcalan lehine sloganlar atılıyor, tehditkar talepler,tahrik edici konuşmalarla konu başka yerlere çekilmeye çalışılıyor sürekli...Bunları eleştiren, PKK'nın hala silah bırakmakta yokuş yaptığını dillendirenler için de "Barışa karşılar, istemiyorlar" diye "ayar verme" gibi abuk sabuk hadsiz istemler, söylemler geliyor DEM partiden. Hem provokatif bir şeyler yapıyorlar, hem buna tepki verenleri de "siz barış istemiyorsunuz" diye sindirmeye, bastırmaya çalışıyorlar. Sonra da "sözlerimiz çarpıtıldı "deyip meseleyi geçiştirmek istiyorlar. Bunlar da gerçekten çok rahatsız edici bir durum...

Oysa barışı istemenin tek şartı var: PKK'nın silah bırakması ve bırakmasına dönük baskı yapılması. PKK'ya silah bırakın demeyen, varsa etkisi bu anlamda baskı yapmayan barışa karşı çıkıyor, istemiyor demektir yani...Böyle bakıldığında da yanıtı kritik soru şu :

DEM parti, bu anlamda üzerine düşeni yeterince yaptı mı Ya da ne kadar samimi

★★★

Her kafadan bir ses çıkıyor...Bir yandan bunun tarihi bir süreç ve kendileri açısından önemli olduğu söyleniyor. Buna önayak olduğu için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ve destekleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkürler ediliyor. Ama bir yandan da özellikle parti içindeki şahin kanattan öncekinin benzeri gibi bir algı, bir pazarlık havası verilmeye çalışılan çok daha farklı sıkıntı yaratan çıkışlarla süreç baltalanıyor. İmralı'daki Öcalan'ın silah bırakma çağrısına karşı atılan adımlar da ortada.. Sembolik bir silah bırakma gösterisinin dışında kayda değer bir gelişme yok. MİT'te bunların farkında ve izliyor... PKK'nın Suriye kolu SDG'nin başındaki Öcalan'ın, manevi oğlum dediği teröristbaşı ise ısrarla "bu bizi bağlamaz" havasında...Buna DEM parti içinden gelen açık destekler de malum. Bu durumda da İmralı'dan yeni bir çağrı ya da adrese teslim bir mektupla manevi oğluna "Sende buna dahilsin silahı bırak" demesi gerekir. Gerçekten daha önceki çağrısında samimiyse tabii...Yok değilse de hala örgüt unsurları üzerinden eylem yapma niyetinde olan ve kendi liderliğini sağlamlaştırmaya çalışan bir Öcalan var demektir bu...Eğer böyleyse de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu numarayı asla yemeyeceği açık. Sonunun nereye varacağını da kestirmek hiç zor değil...