Tom Barrack'ın sıra dışı bir Amerikan büyükelçisi ve Suriye özel temsilcisi olduğu kesin... Açıklamaları İsrail'in saldırganlığı, abuk sabuk düşünceleriyle pek örtüşmüyor. Terör örgütü PKK'nın Suriye kolu YPG/PYD ya da SDG her neyse onlara bakışı da öyle... Dolayısıyla İsrail'in nefret ettiği bir Amerikan elçisi pozisyonunda. Hatta Yahudi ve Rum lobileri görevden alınmasını istiyor...
Barrack'ın sözlerini Türkiye'den biri dillendirse aynı paralelde sanki... Ama Barrack'ın açıklamaları "gerçek ABD stratejisi, politikalarını yansıtıyor mu, yoksa sadece Başkan Trump ile bir görüş birliği doğrultusunda sarf edilen sözler mi" ikilemi de kafa karıştıran bir durum. Evet Trump ve sesi Barrack, Suriye'de çatışma değil istikrar istiyor, bu anlamda da Ahmet Şara'ya bir şans verilmesinden yana havasındalar... Türkiye'nin gücü ve öneminin de farkındalar ama ABD, Trump ve Barrack'tan ibaret değil, bir yanda da Savunma Bakanlığı Pentagon, özellikle de Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM ve Kongre var… Onların hâlâ terör örgütü YPG/PYD ya da SDG'yle olan duygusal bağı devam ediyor gibi... Bu bağlamda da katil Netanyahu ve İsrail Gizli Servisi MOSSAD ile dirsek teması yaptıkları ve yeni şeytanlıklar peşinde oldukları da sır değil... Hem de eski bildik kirli oyunları terör örgütü DAEŞ tehdidi yutturmacasıyla yine...
★ ★ ★
Mesela CENTCOM daha yeni Suriye'nin Halep vilayetindeki el Bab şehrinde, DAEŞ'in önde gelen liderlerinden Ziya Zubah Muslih el-Hardani ve DAEŞ üyesi iki yetişkin oğlunun öldürüldüğünü duyurdu bir anda… Açıklamada da "Bu kişiler, ABD ve koalisyon güçlerinin yanı sıra yeni Suriye hükümeti için de tehdit oluşturuyordu" denildi... Terör örgütlerinin kankası CENTCOM Komutanı General Kurilla da "Ortaklarımız ve müttefiklerimizle birlikte, DAEŞ teröristlerini nerede olurlarsa olsunlar, amansızca takip etmeye devam edeceğiz. Bölgemizi, müttefiklerimizi ve ülkemizi tehdit eden DAEŞ teröristlerini kalıcı olarak yenilgiye uğratmaya kararlıyız" diye buyurdu..
DAEŞ'i hortlatıp "ortağımız, kankamız terör örgütü YPG/PYD/SDG'ye ihtiyacımız var" palavrasını ısıtma durumu yani...
ABD Dışişleri Bakanı Rubio da Süveyda krizinde, "Şam yetkilileri, IŞİD'den ve İran kontrolünden arınmış, birleşik, kapsayıcı ve barışçıl bir Suriye'ye ulaşma şansını korumak istiyorlarsa, IŞİD ve diğer şiddet yanlısı cihatçıların bölgeye girip katliamlar yapmasını engellemeli" diyerek, DAEŞ tehdidinin varlığına dikkat çekti.
Bu oyunda asıl kafa karıştıran nokta ise Suriye'deki mevcut durum ve atılacak adımlarla ilgili terör örgütü SDG'nin elebaşı Ferhat Abdi Şahin ile görüşen Büyükelçi Barrack'ın, DAEŞ'e karşı yaptıkları iş birliği nedeniyle teşekkürü kuşkusuz...
O ziyaretin ne alakası varsa, kime ne teşekkürüyse, gerçekte amacı neyse bu zırvalığın..