CHP'de muhalife iki seçenek: İhraç veya istifa

Ana muhalefet partisi CHP'de kurultay, kavgaları, tartışmaları sonlandı ama yüksek tansiyon hiç düşmüyor... Parti içi gerilim, iç çekişme sürekli siyaset ve medyanın gündeminde... CHP'liler ısrarla bu duruma çok seslilik, normal diyorlar ama ihraç ve istifalardan kaynaklı sıra dışılıklar olduğu ortada...Uzunca bir süredir aynı çatı altında "CHP'liyim" diyenler birbirlerine tahammül edemiyor, diğerini CHP'li olarak görmek istemiyor. Parti içi muhalefetten gelen cılız çıkışlar, sesler bile hainlik olarak yaftalanıyor, arkasında da iktidar partisi yönlendirmesi varsayılıyor... Anında da siyaseten linç kampanyası ve jet ihraçlar devreye sokuldu,sokuluyor... Bu bağlamda da son 2-3 ayda yüzden fazla kişinin partiyle ilişiği kesildi. CHP denilince akla gelen isimler, ağır abiler bile bu linç ikliminden nasibini aldılar... CHP'nin yenilenen yönetiminde de aynı görüntü devam ediyor.. Bunun şimdilik son örneği de önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na yakın duran CHP Mersin milletvekili Hasan Ufuk Çakır oldu. "Parti içi eleştirilerim nedeniyle kesin ihraç istemiyle PM'ye sevk edildiğimi öğrendim'diyen Çakır, bu süreci beklemeden, kendi iradesiyle CHP üyeliğinden istifa ettiğini duyurdu...Sonrasında da ekranlarda yaptığı açıklamalar, dün de Meclis'te düzenlediği basın toplantısında CHP Genel Markezi'ne yönelik zehir zemberek suçlamalarda bulundu..." Yörük çocuğu Hasan Ufuk Çakır, suçlanan adamların önüne gelip ifade vermez, önce kendileri aklanıp gelecek" diye... CHP'de sular durulmuyor yani...

★★★

Dolayısıyla Türkiye'nin çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğu bir süreçte ülkeyi yönetmeye talip olan ana muhalefet partisi, hep kişiler ve onlara bağlı hesaplar üzerine konuşmaktan, ülke sorunlarına, sokağın, vatandaşın sıkıntılarına çözüm üretmek ya da umut olmak noktasına gelemiyor bir türlü... Varsa yoksa hala bitmeyen parti içi hesaplaşmalar... Oysa CHP'nin artık ana muhalefet rolünü oynaması lazım. Belediye seçimlerinde yakaladığı ivmeye dönüp, herşeye kumpas, iftira önyargısıyla bakmadan,biraz da özeleştiri yaparak bu türbülanstan çıkması gerekir. Sürekli daha sandık bile ortada yokken "biz kazandık,bitti bu iş" söyleminden, egosundan sıyrılmak, ülke sorunlarına odaklanıp,bunları konuşmak,konuşturmak anlamında.... Evet "şimdi iktidar zamanı" sloganıyla gerçekleştirilen son 39'uncu olağan kurultayda kabul edilen yeni parti programında buna dönük genel vurgular var ama henüz sadece o kadar... Ki bu anlamda iktidarı eleştirme dışında ülke sorunlarıyla ilgili siyaset üretilmediğine dönük parti içinden gelen bazı eleştirel görüşler de şöyle:

"Biz 1950'lerde Menderes'i eleştirdik, giderse herşey düzelir dedik, 1960-70'lerde aynısını Demirel için söyledik. 1980'lerde Özal'a karşı çıktık,giderse her şey yola girer dedik.. Şimdilerde de Erdoğan giderse herşey düzelir diyoruz. Bu doğru değil, olması gereken doğru siyaset üretmektir..Çesur olmamız gerekir. Mesela Terörsüz Türkiye sürecinin en kritik aşamasında bizim bunun dışında durmamız kabul edilebilir değil...Tarinsel anlamda hatalı karar, üstelik oy kaybına da neden olacaktır."