CHP'de curcuna...

Ana muhalefet partisi CHP dünya ve ülke gündemindeki konulardan ziyade kendi iç meselelerine odaklanmış durumda... Varsa yoksa süren davalar, soruşturmalar ve bu kaotik sarmaldan çıkış yolu olarak gördükleri peş peşe gelen kurultaylar silsilesi söz konusu... Ancak her kurultay da beraberinde aylardır süren tartışmalara yeni bir boyut getiriyor, sorular ekliyor mesele daha da karmaşıklaşıyor. Özellikle de son olağanüstü İstanbul kongresiyle ilgili hukuki gelişmeler, kararlar ve onlara dönük farklı yorumlamalardan kaynaklı tartışmalar tam anlamıyla bir curcuna görüntüsü veriyor... Siyasi Partiler Yasası ve o yasada olmayan hususlar konusunda Türk Medeni Yasası ve Dernekler Yasası'na kıyasen uygulamalar anlamında... İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin, CHP avukatlarınca İstanbul İl Başkanlığı'yla ilgili geçici tedbir kararına yapılan itirazları reddetmesiyle de görüntü hepten karıştı. Kim, hangi yetkiyle nasıl bir görevde belli değil... Her kafadan bir ses çıkıyor, hukuki sürecin her ikisi de CHP'li tarafları, işine geleni, kendilerine uygun görüşü kararı sahiplenip, destekliyor ona göre de pozisyon alıyor... CHP'li taraflar, muhataplar arasındaki sert iklim tam gaz devam ediyor... Kimse kimseyi dinlemiyor ya da dinlese bile "Dediğim dedik çaldığım düdük" havasında... Başkalarının söylediklerini umursamıyor, sadece işine geleni doğru sanıp o yolda yürüyor yani... Sonunda da konu dönüp dolaşıp 24 Ekim'e ertelenen 38'inci olağan kurultay davasına odaklanıyor yine... Mahkemeden karar çıkacak mı, çıkarsa nasıl bir karar olacağına dönük olasılıklar ve sonuçları bağlamında her şey tartışma konusu.. Yolsuzluk iddiaları kapsamındaki soruşturmalar, kovuşturma aşamasına geldiğinde partide ne gibi daha başka sarsıntılar yaratacak, yaratabilir konusu da öyle...

★ ★ ★

Gelinen noktada bir başka tartışma konusu da sürecin bir siyasi mühendislik meselesi olup olmadığına dönük savlar üzerine kurgulu... Yaşananları CHP'nin iktidar yürüyüşünü önlemeye dönük oyunlar olarak değerlendiren parti yönetimi, "bir siyasi mühendislikle CHP'nin eski yönetime teslim edilip, görevdeki değişimcilerin dışlanarak bölünme hesapları yapıldığı" iddiasında... Buna karşı eskilerden, gelenekçi kanattan gelen tez de "asıl siyasi mühendislik finans gücüyle delege iradesi fesada uğratılarak parti dizayn edildi. Bu durum CHP'de vesayete dönüştü" şeklinde... Böyle bakıldığında da 24 Ekim'de eğer bir karar çıkarsa, nasıl olursa olsun CHP'de görünür gerçeklik ise şu:

Mahkemelik olan kurultayla ilgili mutlak butlan kararı çıkarsa ben dizayn ederim CHP'yi havasında bir taraf... Ya da tam tersi dava hepten reddedilir ortadan kalkarsa ben bildiğim yolda yürürüm, devam ederim deyip muhalifleri tasfiye etme düşüncesinde mevcut yönetim...

Hatta ikinci seçenek anlamında daha şimdiden ihraçlar var ve konuşulanlar şöyle:

Özgür Özel, olağanüstü kurultaylarla kendi pozisyonunu genel başkanlığını tahkim etti. Muhalifler kongrelerde karşısına aday bile çıkaramıyorlar... Bundan sonra CHP içerisinde bir siyasi planlama kariyer yapma durumları yok, tabanları ortadan kalktı...