CHP bildik normaline dönüyor!..

Aylardır süren davalar, soruşturmalar ve bu kaotik sarmaldan çıkış yolu olarak gördükleri peş peşe gelen kurultaylar silsilesine odaklanan CHP'de şu sıralar cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesi de alevlendi yine... Cumhurbaşkanlığı adaylığı çoktan deklare edilen Ekrem İmamoğlu, diploma sorunu ve hakkındaki yargılamalardan siyasi yasaklı olması halinde aday, kim olur ya da olmalı diye…Sıkça yinelenen konuşma, tartışmalar da Özgür Özel ve Mansur Yavaş isimlerine odaklı hep... Manzaraya göre: en güçlü aday Yavaş gibi görünüyor ama reelde durum böyle mi acaba sorusu var kafalarda. Özellikle de Özel'in İmamoğlu olamazsa CHP'nin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ya da olabileceği konusunda net bir şey dememesinden kaynaklı olarak…Dediklerinden hafızalarda kalan ve somut görünen "Ben cumhurbaşkanı adayı olmak değil, CHP'nin iktidar olduğu sürecin teknik direktörü olmak istiyorum"cümleleri sadece...Ama o noktada da kendisi istemediği halde aday gösterilirse hâlâ aynı kararlılıkta olup olmayacağı, "kesinlikle, asla olmam" deyip demeyeceği, demediği bilinmiyor!.. Özel çok net bir şekilde İmamoğlu'nun olamama olasılığında yekten Yavaş olur falan da hiç demedi, demiyor…Sadece hissettiriyor... Partisinin milletvekilleriyle Bolu'da düzenlediği kampta da Yavaş'ın adaylığı konusundaki soruya verdiği; "Mansur Bey önemli bir seçenek. O ya da başka biri adaylaşacak olursa toplumun rızasını aramak durumunda kalır" yanıtı da bunun son örneği nitekim… Zira bu sözler Yavaş'ın başından beri savunduğu kamuoyu araştırmaları, anketleri değil, karşı çıktığı İmamoğlu benzeri sandık yoklamasını önceliyor daha çok… Dolayısıyla Özel'in söyledikleri "Yavaş'ı öne iten mi yoksa önünü kesen mi" tartışması var bir yandan da...

★ ★ ★

Böyle bakıldığında da hem parti içi hem de muhalefet partileri genelinde CHP'yi zorlayan, hatta fay hatlarında sıkıntı yaratabilecek denklemler söz konusu…CHP tabanı ve tavanındaki farklı bakış, olası davranış biçimi nedeniyle… Mesela dün konuştuğum partinin önde gelen isimlerinin kesiştiği nokta şuydu:

"CHP tabanı kabul eder Yavaş'ı çünkü Ankara'da sevilen bir isim nihayetinde…Son seçimlerde de en yüksek oyu Yavaş aldı malum… Partili-partisiz seçmende karşılığı var. Ancak aynısını Genel Merkez ve CHP grubundaki bazı milletvekilleri için söylemek kolay değil."

Bu ne demek CHP Genel Merkezi'nde Yavaş'ın adaylığına sıcak bakmayan tepe isimler var. Meclis grubunda İmamoğlu'yla gönül bağı olan çok sayıda isim de Yavaş'ı istemiyor... O cenahtan gelen sesler "nasıl olsa kazanıyoruz, bizden biri olsun da kimi koyarsak koyalım" mantığında daha çok. Tabii adrese teslim anketler ve sosyal medya nabzına göre...

Yani CHP "Ben adayımı belirlerim, iktidarı değiştirmek isteyen takılsın peşime" havasında... Bunda da Saraçhane buluşmalarında oluşan rüzgârın büyük etkisi olduğu görüşü hâkim… Ancak CHP'nin sahada uyguladığı presin, zorlayıcı baskının diğer muhalefet partilerince destek görüp görmediği, buna katılım sağlama durumu da bir başka tartışma konusu... Evet Saraçhane'de başka partilerin destek görüntüsü vardı ama o anlık bir tepkisel, ortaklık, dayanışma gibiydi. Yoksa söylemde tüm muhalefet CHP'nin etrafında birleşti, kenetlendi anlamında değil…CHP'nin kurumsal olarak belirlediği adayı kabullenmek, peşine takılmak durumu falan yok… Nitekim "ortak aday belirleme" çıkışlarıyla bu alenen dillendirildi, dillendiriliyor da… Onların görmek istedikleri isim, adres de belli…Bu durumunda CHP Genel Merkezi'nde Yavaş'a karşı olanlarda ister istemez dayatma etkisi yaratacağı açık. Bunun da CHP'de yaratacağı sıkıntıyı kestirmek zor değil...