Yapay zeka hayatımıza bir girdi pir girdi. Sosyal hayatımızın bir parçası haline geldi desek yeridir. Artık kafamıza takılan, cevabını merak ettiğimiz her şeyi ona sorar olduk. Tabii faydası kadar kendi içinde tehditler de barındırıyor. Bilimde, otomotiv sektöründe, sağlık alanında yararlanılan bir araç haline gelen yapay zekanın, bazı meslekleri tamamen yok edebileceği büyük bir tartışma konusu. Yapay zeka henüz sezgisel, duygusal ya da orijinal yaratıcılık açısından insan seviyesinin çok gerisinde olsa da gelecekte 'Sanatı yok eder mi' kaygısını taşıyor.
Bu konu özellikle son dönemde çok gündeme geliyor. Geçtiğimiz gün oyuncular sendikası da sektörü açıkça uyardı. Özcan Deniz ve Akın Akınözü gibi oyuncuların da klonlanmış dijital kopyalarının yer aldığı ve yapay zekâ tarafından üretilen ilk dizi olan Tesseract'a tepki gösteren sendika, bu durumun mesleklerini tehdit ettiğini açıkça dile getirdi. Sendikanın bu açıklamasını fazla önyargılı buldum. Neden mi Sanat gibi yaratıcılığa ve duyguya dayanan bir alanda 'yapay zeka'nın sanatın geleceğini tehlikeye atacağını düşünenlerden değilim.
Tarihe bakarsak da bunun cevabını çok net görürüz. Her yeni teknoloji sanatın sonu mu olur tartışmasını da beraberinde getirmişti. 1800'lerde fotoğraf makinası kullanılmaya başlayınca, resim bitti diyenler, 1900'larda da sinema ortaya çıkınca tiyatro bitti diyenler olmuştu. Ama şimdi baktığımızda her yeni teknoloji gerçek sanatın yani orijinal düşünceye/ yaratıcılığa dayanan üretimin yerini almıyor, alamaz da zaten. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin insan ruhuyla yapılan sanat her zaman değerini korur.

2