Nüfusun azalması ve istihdam

Türkiye genç bir nüfus olma özelliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Doğurganlık hızı dramatik biçimde azalırken yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10'un üzerine çıktı. Nüfusumuzun yıllık artış hızı 2022 yılında binde 7 seviyesinden 2023 yılında binde 1,1 seviyesine geriledi. Ülkemizde toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 iken 2023 yılında 1,51'e düştü. Doğurganlık hızında AB ortalaması 1,54. Bir ülkede nüfusun kendini ikame etme seviyesi 2,1'dir. Bu eşiğin üzerinde olan sadece 10 ilimiz var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konudaki riskle ilgili olarak "Doğurganlık hızındaki düşüş Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir, felakettir. Doğum istatistikleri endişe vericidir" ifadelerini kullanmıştı. Doğurganlık hızını artırmak gerçekten de ülkemiz için hayati bir meseledir. Bu konuda geliştirilecek politikalar çok boyutlu olarak ele alınmalıdır. Bu konunun önemini vurgulamak için 2025 yılı, Cumhurbaşkanımız tarafından "Aile Yılı" ilan edildi. Aile milletimizin geleceğinin inşa edildiği önemli bir müessesedir.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda ilgili diğer bakanlıklar yıl boyunca bu konularda ortak çalışmalar yürütecekler. Özellikle çalışan kadınların iş-hayat dengesinin oluşturulması için çeşitli tedbirlerin hayata geçirilmesi düşünülüyor. Çalışan kadınların çocuk sahibi olmasını sağlayacak doğum izinlerinin artırılması, kreşlerin yaygınlaştırılması ve kadınlara yönelik esnek çalışma modelleri düşünülen tedbirlerden bazıları. Ancak doğurganlık hızını artırmak için sadece çalışan kadınlara yönelik düzenlemeler yapılması sorunu çözmeye yetmeyecektir. Zira çalışmayan kadınların da doğurganlık hızı oldukça düşmüştür. Zira istihdamda olan kadınların doğurganlık hızı 1,38 iken istihdamda olmayan kadınların doğurganlık hızı 1,72'dir.

Doğurganlık hızının azalmasının nedenlerini ülkemize ait verilerde de görebiliyoruz...