Menderes'in idamına, bilahare yargılanmasına...

Türk siyasi tarihinin en kanlı darbelerinden biri 27 Mayıs, devletimize ve milletimize ağır bedeller ödetmiştir. Türkiye'de uzun yıllar askeri vesayet hüküm sürmüş, belli dönemlerde de darbe yapılmıştır.

27 Mayısçılar, 'Yüksek Adalet Divanı' diye sözde bir mahkeme kurdu. Sözde mahkeme Demokrat Partililer için zaten kararını vermişti. İstiklal Mahkemeleri'nden miras alınan yargılama usulü "sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine" şeklindeydi. Yassıada'da kurulan sözde mahkemenin başkanı Salim Başol, yargılanmalarına itiraz eden Menderes ve arkadaşlarına "ne yapalım, sizi buraya tıkayan kuvvet böyle istiyor" diye itiraf etmişti. Özetle ceza vermek için düzmece bir mahkeme kurulmuştu.

Yassıada'nın sözde mahkemesinin zalim başkanı Salim Başol, Menderes ve arkadaşlarına çok kötü davranıyor, azarlıyor hatta hakaret ediyordu. İdamla yargılananlardan biri de Maarif Vekili Tevfik İleri idi. Tevfik İleri, savunmalarında 'Adnan Menderes'in emrinde ülkeme hizmet etmekten şeref duyarım' dediği için Salim Başol'dan 'Siyaset yapma' diye azar yemiştir. Hale bakın! Siyasetten gelen bir bakan, siyaset yapma diye azarlanıyor.

Yassıada'da bu anlayışta olan sözde yargılamalar yaklaşık 11 ay sürdü. 14 Ekim 1960'ta başlayan sözde yargılamalar 15 Eylül 1961'de idam kararlarıyla tamamlandı.

Suçlamaların temelinde "anayasayı ihlal" etme ithamı vardı. Oysa 27 Mayıs'ı yapan darbeciler mevcut anayasayı kendileri ihlal etmişti. Anayasayı ortadan kaldıran darbeciler, Menderes ve arkadaşlarını "anayasayı ihlal" etmek suçlamasıyla idam ettirdiler.

Yargılamalarda ceza vermek için olmayan suçlar üretildi. Menderes ve arkadaşlarına itibar suikastları yapıldı. Gazeteler ve radyodan yoğun bir propaganda yapılarak idam edilmelerine zemin hazırlandı. Sözde mahkeme aylarca yurtdışına kaçırıldığını iddia ettikleri paraların peşine düşmüş ama bir türlü bulamamıştı. Çünkü yurt dışına DP'lilerin kaçırdığı para yoktu.