Kuklalar ve kuklacılar

Türkiye geçtiğimiz yıl mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı ile milletvekilliği genel seçimlerini yapmıştı. Ülkemizde muhalefet partilerinin seçim yarışı içinde iktidarı değiştirme çabaları normal bir durum. Ancak geçtiğimiz seçim döneminde terör örgütü baronlarından çok sayıda açıklama yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimi kaybetmesi için terör örgütleri adeta seferber olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarihi bir zaferle seçimi kazanınca bu terör örgütlerinin Türkiye planları suya düşmüştü.

İşgalci İsrail'in Gazze'de başlattığı soykırıma en güçlü tepkiyi Cumhurbaşkanı Erdoğan gösterince terör örgütleri sahiplerinin destekleriyle Türkiye saldırmaya başladılar. Yurt içinde yok olmaya başlayan PKK terör örgütü, yurt dışında taşeronluğunu yaptığı ülkelerin talimatıyla saldırılarını artırdılar. Gazze'de soykırım yapan ve onlara destek veren devletler, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde besledikleri PKKYPGKCK terör örgütlerini üzerimize salıyorlar.

PKKYPGKCK terör örgütleri 2023 yılının son günlerinde 22 ve 23 Aralık'ta Pençe-Kilit Harekat bölgesinde 12 kahraman askerimizi şehit etmişti. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz bu saldırılara karşılık olarak Irak ve Suriye kuzeyinde toplam 71 hedefe hava harekatı icra etmiş, 59 teröristi etkisiz hale getirmişti.

12 Ocak 2024 tarihinde ise Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde bir üs bölgemize sızmaya çalışan PKKYPGKCK teröristleriyle çıkan çatışmada dokuz askerimiz şehit oldu, dört askerimiz de yaralandı. Kahraman ordumuz saldırılara anında cevap vererek terör unsurlarına ağır bedel ödetiyor. Şimdiye kadar 50 hedef imha edildi, 64 terörist etkisiz hale getirildi.

Bu saldırıların ardından 13 Ocak günü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında güvenlik toplantısı yapıldı. Toplantı sonrasında yapılan açıklamada "Türkiye Cumhuriyeti'nin, bekasına yönelik tehditleri kaynağında engelleme ve imha etme stratejisi çerçevesinde terör örgütü PKKYPGKCK ve destekçileriyle mücadelesini azim ve kararlılıkla sürdürmekte olduğunu açık ve net bir biçimde ifade ediyoruz" denildi.

Türkiye terörle mücadelesini her alanda sürdürme kararlılığındadır. Terörün her kaynağı kurutulmalıdır. Ülkemizde PKK terör örgütünü desteklediğini inkar etmeyen DEM gibi siyasi partiler var. PKK terör örgütüne müzahir STK, sendika, meslek odaları ve barolar var. Kamu kurumu niteliğindeki bu kuruluşlar PKK'ya terör örgütü demiyor. Kelime-i tevhidi rejim tehdidi olarak görerek suç duyurusunda bulunan barolar, PKK'ya terör örgütü diyemiyor. Yoğun tepkiler gelince de şehitlerimizin katilleri belli değilmiş gibi "nereden gelirsen gelsin" diyerek failleri gizlemeye çalışıyorlar. ABD'de, İngiltere'de ve Hollanda'da herhangi bir siyasi parti, sendika, oda veya baro DEAŞ'a terör örgütü demez ise veya DEAŞ'ın ülkelerine yaptığı saldırılar karşısında tepki göstermezse o kurumlar varlıklarını sürdürebilirler mi Bizde ise PKK terör örgütünün TBMM'deki şubesi DEM'in sözde vekillere terörist başına TBMM kürsüsünden selam gönderiyor. CHP ise DEM'lileri kırmızı halıyla karşılıyor, teröre karşı ortak metne imza atmaktan kaçınıyor.